ARZu
~
Arzu, kesret-çokluk âlemindeki eksiklik hissidir; vahdet-birlik bilincinde kendiliğinden erir.
[Ş. Ekber’den]
Ârzû-yi tu çün bâd-i seher
Mî-zened ber în hâne-i hâkî be-ser
Senin arzun sabah rüzgârı gibi olur
Bu topraktan eve baş vurur durur
[Cenâb-ı Mevlevî’den]
ARZu
Eksiklik-ten doğmaz
Düşünce-den doğar
Yani bir şeyi arzuladığında, aslında onun yokluğunu istiyorsundur çünkü ancak yokluk hissidir arzuyu besleyen…
Temel farkındalık, arzu etmek için öncelikle eksik olan bir “ben” ve dışarıda kazanılacak bir “şey” olduğunu düşünmemiz gerektiğidir.
Gerçekliği benlik ve nesne olarak ikiye ayıran kavramlar olmadan, arzunun inebileceği hiçbir yer yoktur.
Sadece ayrılmamış parçalanmamış büsbütün bir varlık vardır.
Bunu doğrudan görebiliriz:
• Arzunun nasıl zihinsel bir imgeyle başladığını izleyin; hayâlî bir gelecek.
• Nasıl bir sınıra ihtiyaç duyduğuna dikkat edin: “bu benim”, “istediğim şey bu”.
• Kısa bir süreliğine de olsa bu kavramları bırakın.
• Benlik-nesne ayrımı yapılmadığında arzunun nasıl yumuşadığını hissedin.
Hiç korkmayın
Arzu düşüncesi olmadan
Hayat tatsız-donuk-sıkıcı hâle gelmez bilakis kendiyle dopdolu hâle döner.
O zâten tamamlanmıştır, kavrayan, tutan, sahip olan ayrıca kimsesi olmadan…
Yani sorun arzu değildir.
Ayrılık düşüncesine inanmaktır.
Zâten insanı cennet hâlinden çıkaran nedir ki?
Şimdi eksiğim
Bir arzum var
Ona sahip olup
Sonsuz mutluluğa kavuşacağım
O mâcerâyı hatırlıyorsun değil mi?
Ama şeytan ona vesvese verdi ve: “Ey Adem, sana ebedilik ağacını ve hiç yok olmayacak mülkü göstereyim mi?” dedi. Tâ böylece onların ikisi de baştan çıkarıp aldattı.
[Kelâm-ı Kadîm’den]
Cennet-yılan-ayrı-şey-tan-rı sanrısı dağılıyor birden elhamdulillah…
Arzu yılanlarının
Canları soktuğunun
Tiryaki ol ağunun
Estağfirullah tevbe
[E..Rûmî’den]
Dolduğumuz yeterse buraları boşaltabiliriz vesselâm…
İnsanın mutsuzluğu, sahip olmadığı şeyi hayal etme yeteneğinden kaynaklanır. Bu yetenek olmasa, cennette yaşıyor olurduk.
[A..Kadrî]
~