Cânânın Cânımdanım
[DEM-İ MEVLEVÎ]
•
Çi tedbîr ey müselmânân ki men hod tedbîr ne mî dânem
Ne Tersa vü Yehudiyem, men ne Gebrem u ne Müselmânem
Ne çare, ne gelir elden ey Müslümanlar,
Ki ben kendimi (bir şekilde) bilemem
Ne Hıristiyan ne Yahudi’yim
Ne gayrı müslîmim ne Müslîmim
••
Ne şarkîyem ne garbîyem, ne berrîyem ne bahrîyem
Ne erkan-ı tabiiyem, ne eflak-ı gerdenem
Ne doğuya mensûb ne batı ehlindenim
Ne karaya mensubum ne denizdenim
Ne tabiat unsurlarındanım (toprak, su, ateş, hava).
Ne dönen feleklerdenim (gök cisimlerinden)
•
Ne ez hakem, ne ez badem, ne ez abem, ne ez ateş
Ne ez arşem, ne ez ferşem, ne ez kevnem, ne ez kâneş
Ne topraktanım ne havadan
Ne sudanım ne ateşten
Ne Arş’tanım (en yüksek gök~boşluk)
Ne Ferş’tenim (yer, zemin)
Ne varlık alemindenim
Ne o âlemlerin ocağından
••
Ne ez Hindem, ne ez Çinem, ne ez Bulgar ve Sagasınem
Ne ez mülk-ü Irakeynem, ne ez hâk-ı Horasanem
Ne Hind’liyim ne Çin’li.
Ne Avrupa illerinden biriyim
Ne de Uzak Asya’dan
Ne Irak-ı Arap ve Irak-ı Acem (İran) diyarındanım.
Ne Horasan toprağından
•
Ne ez dünyâ, ne ez ukbâ, ne ez cennet, ne ez duzah
Ne ez Adem, ne ez Havva, ne ez Firdevs-i Rıdvanem
Ne dünyadanım ne ahiretten.
Ne cennettenim ne cehennemden.
Ne Âdem’den olmayım
Ne de Havva’dan doğma ben
Ne de Rıdvan Cenneti’ne rağbeti olanlardan sanma beni sen
••
Mekânem lâ mekân bâşed, nişânem bî nişân bâşed
Ne ten bâşed ne can bâşed, ki men ez can-ı canânem
Mekanım olsun mekansızlık
Nişânımsa nişansızlık
Ne tenim kalsın ne de bir cânım
Ki ben cânânın cânımdanım
•
Düyi ez hod birun kerdem, yeki dîdem ra dü âlem
Yeki cüyem yeki kûyem, yeki dânem yeki hanem
İkilikten (ben ve o ayrımından) çıkardım kendimi
Bir (Vahdet) gördüm, iki alemi (dünya ve ahiret).
İkiliği sildim gönlümden
İkiyi bir gördüm bir~den
Bir’i ararım, Bir’i söylerim
Bir’i bilirim, Bir’i okurum
Bir~bir~bir~i çağırır dururum
••
Hüvel’evvel hüvel’ahir, hüvez-zahir hüvel-batın
Bi-gayr ez Hû ve Yâ Men Hû, diger çizi nemi dânem
Ki O Bir, Evvel’dir (İlk), O, Âhir’dir (Son); O, Zâhir’dir (Açık), O, Bâtın’dır (Gizli).
[Hadîd:3’den]
“Hû” (O) ve “Yâ Men Hû” (Ey O Olan) dan başka bir şey bilmem.
•
Ez can-ı aşk ser-mestem, dü alem ref ez destem
Bicüz rindî ve kallaşî, ne-bâşed hiç sâmânem
Aşkın cânından (kaynağından) serhoşum serhoş
İki âlem elimden gitti; mühim, mühim değil geçti gitti…
(M. şehrinin A. kapısının canlı sözünden çok içmişim çok)
Rindlik (özü sözü doğru, alemin kınamasından korkmayan) ve kulluktan azade olmaktan başka hiçbir düzenim (malım, sermayem) kalmadı benim
••
Eger der ömr-i hod rûzî, demi bî û ber averdem
Ez an vakıt ve an sâat, zi ömr-i hod peşîmanem
Ömrümce bir gün eğer
Bir dem O’nsuz geçirdiysem
O andan ve o saatten
Dahi ömrümden pişmanım ben
•
Eger destem dehed rûzî, demi bâ dost der halvet
Dü alem zîr-i pâ alem, diger destî ber efşânem
Eğer bir gün, bir an Dost’la baş başa kalmak gelirse elimden
İki âlemi ayağımın altına alırım işte ben
Ve bir kez daha ek sallarım
Daha bir coşkuyla işte böyle hürüm ben
••
Acâib yâran, çü murğem men, ki ender beyza perrânem
Derun-ı cism-i âb ü kîl, heme aşkem heme cânem
Şaşılacak yârân, gör ne kuşum ben
Halbuki yumurta (dünya, beden) içindeyken kanatlanmış uçmuşum ben
Su ve topraktan (maddeden karılmış) derûnunda bu tenin, cümleten aşkım, tastamam cân olmuşum ben
•
İllâ Şems-i Tebrizî, çünan mestem der în alem
Ki cüz mestî ve kallaşî, ne-bâşed hiç dermânem
Yalnız Şems-i Tebrizî!
Öyle ser~hoşum ki bu âlemde
Kendimden geçmek ve serazatlıktan (kaygısızlık) başka yok hiçbir çârem
[Cenâb-ı Mevlevî’den]
Be-sûzân ihtiyâr-i nakd-i hod râ
Mekun tedbîr u takdîr mî-rev
Bende sanma, irade sermayeni ver ateşe
Tedbir yap yapma, takdire yol ver işte
[Ulu Arîf Çelebî’den]
Hüsn olur kim seyrederken ihtiyâr elden gider işte…
~