MEHMED ŞÂKİR EFENDİ’NİN TERCEMÂNÜ’L-MA’NEVÎ FÎ-TERCEMETİ’L-MESNEVÎ ADLI MANZUM MESNEVÎ TERCÜMESİ

A+
A-

MEHMED ŞÂKİR EFENDİ’NİN TERCEMÂNÜ’L-MA’NEVÎ FÎ-TERCEMETİ’L-MESNEVÎ ADLI MANZUM MESNEVÎ
TERCÜMESİ
*

 

POETIC MATHNAWI TRANSLATION NAMED TERCEMÂNÜ’L- MA’NEVÎ FÎ-TERCEMETİ’L- MESNEVÎ BY MEHMED ŞÂKİR EFENDİ

Selman KARADAĞ∗∗

Öz

Türk kültür ve edebiyatı açısından önemli bir yere sahip olan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin düşünceleri, eserleri ve hayatı hakkında asırlardır binlerce eser kaleme alınmış ve halen de alınmaya devam edilmektedir. Özellikle klasik Türk edebiyatı içerisinde incelenen ve yaklaşık sekiz asırdır Mevlâna ile özdeşleşen Mesnevî’si ile ilgili yapılan telif eserler ile tercüme ve şerh faaliyetleri günümüzde de hâlâ görülmektedir.

Bu çalışmada; içerisinde barındırdığı dinî, tasavvufî, ahlakî, edebî ve ilmî bilgiler açısından yazıldığı günden bu yana anlaşılması ve anlatılması amaçlanan Mesnevî’nin, Nahîfî’den sonra tamamının manzum tercümesini yapan ve 1836 yılında vefat eden Mehmed Şâkir Efendi’nin Tercemânü’l-Ma’nevî fî-Tercemeti’l-Mesnevî isimli manzum tercümesi incelenmiş, nüshaları hakkında bilgiler verilmiş ve tercümenin edebiyatımızdaki yeri anlatılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mevlâna, Mesnevî, tercüme, manzum tercüme, Mehmed Şâkir Efendi.

Abstract

Thousands of works have been written up and still being written for centuries about the thoughts, works and life of Mevlana Celâleddîn-i Rûmî, which has an important place in terms of Turkish culture and literature. Especially studied in classical Turkish literature and the copyrighted works and translations and annotations about Mathnawi, which has been associated with Mevlana for about eight centuries, are still seen today.

In this study Tercemânu’l-Ma’nevî fî-Tercemeti’l-Mesnevîi translation which is the vernacular translation of Mehmed Şâkir Efendi, who translated the Mathnawi which is intended to be understood and told since the day it was written in terms of religious, mystical, moral, literary and scientific knowledge, into a complete translation after Nahîfî and died in 1836, are examined, the information about the copies was given and the place of the translator in our literature was explained.

Keywords: Mevlana, Mathnawi, translation, poetic translation, Mehmed Şâkir Efendi.

Bu makale “Selman KARADAĞ, Türk Edebiyatında Manzum Mesnevî Tercümeleri ve Mehmed Şâkir Efendi’nin Mesnevî Tercümesi (İnceleme-Metin), Selçuk Üniversitesi SBE DT, Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Erol ÇÖM, Konya 2018.” künyeli yayımlanmamış doktora tezimizden istifade edilerek ve konu genişletilerek hazırlanmıştır.

 

GİRİŞ

Türk edebiyatının XIII-XIX. yüzyıllar arasındaki dönemini kapsayan ve özellikle Anadolu topraklarında varlığını sürdüren klâsik Türk edebiyatı dairesinde gelişen mesnevi edebiyatı, edebiyat tarihimizin içerisinde çok geniş bir alanı oluşturmaktadır. Özellikle Anadolu sahasında yüzyıllar boyunca gerek telif, gerekse tercüme ve şerh olarak çok sayıda mesnevi kaleme alınmıştır. Bu ve benzeri eserlerin vücûda getirilmesindeki etkenlerin belki de en başında, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır” hadîs-i şerifi gelmektedir. İslamî Doğu ve Türk edebiyatlarında ismin öne çıkarılmasından daha çok insanlar için faydalı olmanın zevkiyle eserler veren yüzlerce şair, edip, mutasavvıf ve müverrih vardır. Bunlardan bir tanesi de eserinin ismi nedeniyle mesnevi nazım şeklini arkasında bırakan Mevlâna’dır. Asırlardır tüm dünya coğrafyasına yeni ve kalıcı düşünceler aşılayan Mevlâna ve özellikle onun Türk edebiyatının temel kaynakları arasında sayılan Mesnevî’si, her geçen gün edebiyata, sanata ve en önemlisi de insanlığa karşı etkisini artırarak sürdürmektedir.

Türk edebiyatındaki tercüme ve şerh geleneği incelendiğinde özellikle Arap ve Fars edebiyatlarındaki edebî özellikteki eserlerin yanında dinî ve tasavvufî eserlerin de tercümelerinin veya şerhlerinin yapıldığı görülür. Ayrıca yapılan tercüme ve şerhlerin genelinde kaynak metnin tamamı ele alınırken kimi zaman da bir bölümü veya belli kısımları işlenmiş, bu şekilde özgün veya tercüme-şerhten oluşan eserler kaleme alınmıştır.

Mesnevî de Mevlevîler ve tasavvuf erbabı arasında sadece okunmakla kalmamış aynı zamanda ehil kişiler tarafından onlarca kez açıklanmış, tercüme edilmiş ve manzum olmasının avantajı ile gerektiğinde mesnevîhanlar tarafından ezberlenmiştir (Top, 2001; 71).

Mevlevî olmayanların bu manevî zevki bir parça da olsa tatmaları için ve bu tasavvuf yolunu insanlara ulaştırmak için Dârü’l-Mesnevî‘ler kurulmuş, buralarda eğitim görenler icâzetnâme alarak bu yola devam etmişlerdir (Mevlânâ, 1988; C. 1, H).

Mevlevîliğin zaman içinde teşkilatlanmasının ardından tüm dünyada varlığını sürdüren mevlevîhânelerde Mesnevî’nin Türkçe, Arapça, Farsça, Urduca, Hintçe gibi dillerde çok sayıda tercümesi ve şerhi yapılmış, Mesnevî hakkında onlarca kitap, sözlük, antoloji ve makale yazılmıştır.

Buradan hareketle Mesnevî’nin -tespit edebildiğimiz kadarıyla- edebiyatımızdaki tercüme ve şerhleri kronolojik olarak şöyledir:

  1. Şerhler
    • Muînüddîn b. Mustafa (ö. XV. yüzyıl), Mesnevî-i Murâdiyye
    • İbrahim Bey (ö. XV. yüzyıl), Şerh-i Müntehâbât-ı Mesnevî
    • İbrahim Tennûrî (ö. 887/1482), Gülzâr-ı Ma’nevî
    • Ebussuûd b. Sadullah b. Lütfullah b. İbrahim el Hüseynî Kayseri (ö. XVI. yüzyıl), Şerhü’l-Mesnevî ve’l-‘Ulûmu’l-Ma’nevî
    • Alâ‘î b. Yahyâ el-Vâ‘iz eş-Şirâzî (XVI. yüzyıl), Ezhâr-ı Mesnevî ve Envâr-ı Ma’nevî (Müşkülâtü’l-Mesnevî)
    • Lokmânî Dede (ö. 925/1519), Menâkıb-ı Mevlâna
    • Hacı Pîrî (ö. 996/1587), İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî
    • Âsaf Mehmed Paşa (Dal Mehmed) (ö. 1598?), Kitâb-ı Cezîretü’l-Mesnevî
    • Bosnalı Sûdî Efendi (ö. 1599 [?]), Mesnevî Şerhi
    • Nev‘î Yahyâ Efendi (Malkaralı) (ö. 1599), Şerh-i Dü Beyt-i Mesnevî-i Şerîf
    • Şem’î Şem’ullah (ö. 1603), Şerh-i Mesnevî
    • Mehmed İlmî Dede (ö. 1020/1611), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî
    • Vehbî Yemânî (XVII. yüzyıl), Kitâb-ı Genc-i Nihânî ve Kenz-i Ma’ânî
    • İsmâîl-i Ankaravî (İsmâ’îl Rusûhî Dede) (ö. 1632), Mecmuâtü’l-Letâif ve Matmûratü’l- Maârif ve Diğer Seçmeleri
    • Abdülmecîd-i Sivasî (ö. 1639), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî, Şerh-i Mesnevî ve Şerh-i Ba’z-ı Ebyât-ı Mesnevî
    • Abdullah-ı Bosnavî (ö. 1644), Şerh-i Manzûme-i Cezîre-i Mesnevî
    • Pîr Muhammed Efendi (ö. XVII. yüzyıl), Hazînetü’l-Ebrâr
    • Sabûhî Ahmed Dede (ö. 1647), El-İhtiyârâtü Hazret-i Mesnevî-i Şerîf
    • Ağazâde Mehmed Efendi, (ö. 1653), Mesnevî Şerhi
    • Cevrî İbrahim Çelebi (İbrahim Cevrî) (ö. 1654), Aynü’l-Füyûz ve Hall-i Tahkikat
    • Sarı Abdullah Efendi (ö. 1660), Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî
    • Şifâî Derviş Mehmed (ö. 1660-1661), Şerhü’l-Kitâbi’l-Mesnevîel-Ma’nevî
    • Adnî Receb Dede (ö. 1683), Nahl-i Tecellî
    • Ali Derviş, (ö. XVII. yüzyıl), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî
    • Mehmed Ali el-Mevlevî (ö. XVII. yüzyıl), Mesnevî-i Ma’nevî
    • Ambarcı-zâde Derviş (Küçük Ali) (ö. 1715), Esrârü’l-Ârifîn ve Sirâcü’t-Tâlibîn
    • Tâlibî Hasan Efendi (ö. 1717), Yetîmü’ş-Şürûh
    • İsmâîl-i Bursevî (Bursalı İsmâîl Hakkı) (1653-1725), Rûhu’l-Mesnevî
    • Mehmed Emin Tokâdî (1664-1745), Şerh-i Beyt-i Mesnevî
    • Şeyh Gâlib (1757-1799), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî
    • Erzurumlu Ahmed Naim (ö. XIX. yüzyıl), Şerh-i Mesnevî
    • Hocazâde Seyyid Mehmed Râsim el-Mevlevî, Şerh-i Râsim Müntehâbâtu alâ Mesnevî-yi Şerîf
    • Bağdâtlı Âsım (ö. XIX. yüzyıl), İlk Onsekiz Beyit Şerhi
    • Es-Seyyid el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed ‘Atâ, (ö. XIX.yüzyıl), Müntehâbât-ı Mesnevî
    • Neş’et Süleyman Efendi (Hoca Neş’et) (ö. 1807), Tercüme-i Şerh-i Dü beyt-i Mesnevî li- Câmî
    • Şeyh Murâd-ı Buhârî, (Muhammed Murad Mollâ) (1808-1848), Hulâsatü’ş-Şurûh
    • Mehmed Emin (XIX. yüzyıl), Şerhü Ebyâtü’l-Mesnevî (Revâyihü’l-Mesneviyât)
    • Ali Rızâ b. Mehmed Rüşdî Yalvâcî (1830-1900), İkâzu’n‐Nâ’imîn ve İfhâmu’l‐Kâsirîn I‐III
    • Âbidin Paşa (1843-1906), Tercüme ve Şerh-i Mesnevî-i Şerîf
    • Mehmed Es‘ad Dede, (1843-1911), Şerh-i Mesnevî
    • Ferîd Efendi, Şerh-i Cezîre-i Mesnevî
    • Rızâeddîn Remzî er-Rifâî (XX. yüzyıl), Lübb-i Mesnevî
    • Yûnus Fehmî (Gerendevî) (1867-1930), Hikemiyyât-ı Mesnevî
    • Ahmed Avni Konuk (ö. 1938), Mesnevî-i Şerîf Şerhi
    • Kenan Rifâî (1867-1950), Şerhli Mesnevî-i Şerif
    • Tahirü’l-Mevlevî (Olgun) (1877-1951), Şerh-i Mesnevî
    • Muhlis Koner (1886-1957), Mesnevî’nin Özü
    • Yaman Dede (1887-1963), Mesnevî’nin İlk 18 Beyit Şerhi
    • İbrahim Aczi Kendi (1883-1965), Mevlâna ve Rûh-u Mesnevî
    • Ahmed Ateş (1913-1966), Mesnevî’nin Onsekiz Beytinin Manası
    • Abdülbaki Gölpınarlı (12 Ocak 1890-25 Ağustos 1982), Mesnevî Şerhi
    • Veysel Öksüz (1927-1993), Mesnevî Şerhi
    • Selçuk Eraydın (1937-1995), Mesnevî’nin İlk 18 Beytinin Şerhi
    • Orhan Derviş Kuntman (O Mevlevî) (1922-2007), Mevlânâ, Mesnevî I-III
    • Hüseyin Top (d. 1933), Mesnevî-i Manevî Şerhi
    • Süleyman Uludağ (d. 1940), Mesnevî’nin İlk On Sekiz Beyit Şerhi
    • Mehmet Demirci (d. 1942), Dinle Neyden
    • Osman Nuri Topbaş (d. 1942), Mesnevî Bahçesinden Bir Testi Su ve Mesnevî DeryâsındanÂb-ı Hayat Katreleri
    • Erkan Türkmen (d. 1943), Mesnevî’nin İlk On Sekiz Beyti Üzerine
    • Abdullah Uçar (d. 1950), Âşıklar Sultanı Hz. Mevlâna
    • Kudsi Erguner (d. 4 Şubat 1952), Mesnevî’nin İlk 18 Beytinin Şerhi
    • Kemal Sönmez, Açıklamaları ile Mesnevî Ummanından 18 Hakikat İncisi ve Türkçe

Nazmedilmiş Seçme Beyitler

  • Hatice Özkan (d. 1961), Ayrılık Hikâyesi – Mesnevî’nin İlk 18 Beytinin Şerhi
  • Ziya Avşar (d. 1962), Aşk Meclisi – Mesnevî’ye Yeniden Uyanmak
  • Ahmed Hakîm Sadık (d. XX. Yüzyıl), Râh-ı Kadîm I-II
  • Mehmet Fatih Çıtlak (d. 1967), Mesnevî Şerhi – Padişah Cariye Kıssası ve 18 Beyit Dinle
  • Melih Ümit Menteş (d. 1968), Mevlâna’nın 18 Sırrı – Mesnevî’deki Bilgelik
  • Abdürrezzak Tek (d. 1973), Hazret-i Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî ve Mesnevî-i Şerîf
  • Kaan Dilek (d. 1974), Mesnevî’de Neynâme
  1. Tercümeler
    • Gülşehrî (XIV. yüzyıl), Felek-nâme ve Mantıku’t-Tayr’daki Bazı Hikâyeler
    • Âşık Paşa (1272-1332), Garîb-nâme’de Bir Hikâye
    • Ahmedî (1334-1412), İskendernâme’de Bir Hikâye
    • Hatipoğlu (XV. Yüzyıl), Letâyif-nâme’de Bir Hikâye
    • Ârif (XV. yüzyıl), Mürşidü’l-Ubbâd’da İki Hikâye
    • Derviş Hayâlî (XV. yüzyıl), Ravzatü’l-Envâr’da İki Hikâye
    • Dede Ömer Rûşenî (810/1407?-892/1486), Çobannâme, Neynâme
    • Lokmânî Dede (ö. 1519), Menâkıb-ı Mevlâna’da İki Hikâye
    • İsrâfil-zâde Abdülmecîd b. Nasûh b. İsrâfîl (ö. 1588), Kıssa-i Çoban ve Münâcât
    • Sadîkî (XVII. Yüzyıl Şairi), Bahr ya da Kenzü’l-Garâib? [Mesnevî’den Seçme Hikâyeler Tercümesi]
    • Şeyh Nazmî-i Halvetî (1622-1701), Mesnevî-i Sırr-ı Manevî
    • Nahifi Süleymân (1646-1737), Manzum Mesnevî Tercümesi
    • Abdullah Salahî Efendi (1705-1782), Mesnevî-i Şerîf Tercümesi
    • Derviş Ahmed Sâdık (XVIII. Yüzyıl), Lübbü’l-lübâb [Mesnevî Tercümesi]
    • Mehmed Şâkir Efendi (ö. 1836), Tercemânü’l-Ma‘nevî fî-Tercemeti’l-Mesnevî
    • Kütükçü Şair Süleyman Hayri Bey (1844-1890), Mesnevî-i Şerîf Tercümesi
    • İbn-i Seyyid Gâlib (Mehmed Gâlib Bey) (1877-1906), Mesnevî-i Şerîf Tercümesi
    • Fazlullah Rahîmî (1847-1924), Gülzâr-ı Hakîkat – Mesnevî-i Şerîf Hikâyeleri
    • Eyüp Necati Perhiz (1872-1940), Kıssadan Hisseler, Mesnevî’den Seçme Hikâyeler
    • Veled Çelebi İzbudak (1869-1953) / Abdülbaki Gölpınarlı (1890-1982), Mesnevî Tercümesi
    • Abdülvehhâb Azzâm (1894-1959), Fusû’l-mine’l-Mesnevî
    • Şemseddin Yeşil (1905-1968), Kitâbü’t-Tasavvuf – Mesnevî’den Hikmetler
    • Feyzullah Sacit Ülkü (1892-1970), Mesnevî
    • Mehmed Faruk Gürtunca(1904-1982), Aslı, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Mesnevî I-VIII
    • Hoca Abdülmuhsin (XX. yüzyıl), [Mesnevî’den Bir Hikâye Tercümesi]
    • Şefik Can (1909-2005), Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi
    • Feyzi Halıcı (1924-2017), Mesnevî – İlk 1001 Beyit, İkinci 1001 Beyit ve Mesnevî I. Cilt
    • Tahir Büyükkörükçü (1925-2011), Hakiki Vechesiyle Mevlâna ve Mesnevî
    • Veysel Öksüz (1927-1993), Mesnevî Tercümesi
    • Nuri Baş (1930-2009), Mânâ ve Mefhumuyla Mesnevî’den Parıltılar
    • Abdullah Öztemiz Hacıtâhiroğlu (1929-2015), Mesnevî: Kendi Vezniyle Manzum Tercüme
    • Âmil Çelebioğlu (1934 / 1990), Mevlânâ – Mesnevî-i Şerîf
    • Ahmet Metin Şahin (d. 1935), Mesnevî: Nazmen Tercüme
    • Mevlüt Büyükbayraktar (d. 1945), Mevlâna’da Arayış ve Buluş
    • Kenan Sarıalioğlu (d. 22 Kasım 1946), Can Yücedir Göklerden: Mesnevî’den Seçmeler
    • Kemal Sönmez, Açıklamaları ile Mesnevî Ummanından 18 Hakikat İncisi ve Türkçe Nazmedilmiş Seçme Beyitler
    • Mehmet Kanar (d. 1954), Mesnevi I-II
    • Adnan Karaismailoğlu (d. 1957), Mesnevî – Mevlânâ
    • Âşık Kul Sadi (Yüksel) (d. 1957) ve Derviş Ahmet, Mevlâna-Mesnevî Pınarı – I
    • Ziya Avşar (d. 1962), Aşk Meclisi – Mesnevî’ye Yeniden Uyanmak
    • Derya Örs (d. 1966) – Hicabi Kırlangıç (d. 1966), Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî
    • Hicabi Kırlangıç (d. 1966), Mesnevî – Mevlâna I-II
    • Mehmet Şayir (d. 1968), Gülşen – Manzum Mesnevi
    • Hatice Gülcan Topkaya, Gökyüzüne Merdiven: Mesnevî’den Seçmeler
    • Kaan Dilek (d. 1974), Mevlâna Vâdisinde Ahlak ve Marifet: Mevlâna’nın Mesnevî’sinden Seçme Bölüm ve Hikâyeler

Bu tercümelerden beş tanesi Mesnevî’nin tamamının manzum tercümesi olmak üzere toplamda otuz tanesi manzum tercümedir.[1]

Mehmed Şâkir Efendi, Eserleri ve Tercemânu’l-Ma’nevî fî-Tercemeti’l-Mesnevî Adlı Manzum Mesnevî Tercümesi

Mehmed Şâkir Efendi

Eserlerinden hareketle şair, şarih ve mütercim olarak niteleyebileceğimiz Mehmed Şâkir Efendi, 1762-1836 yılları arasında yaşamış ve küçük yaşlardan itibaren Enderun’da yetişmiş âlim bir şahsiyettir. Babası Seyyid Ahmed Ağa’nın saray çuhadarlığı yapmasından Çuhadarzade Şâkir Efendi olarak da anılmaktadır. Sarayda Livâ-yı Şerîf Şeyhliği hizmetinde de

bulunmuş olan Şâkir Efendi’nin şiirlerinden onun Nakşibendi, Kadiriyye ve Rıfâî gibi tarikatlara yakın olduğu görülmektedir. Mesnevî tercümesinden başka Bahâristan Şerhi ve Dîvân’ı da bulunan Şâkir Efendi, 74 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir.

Eserleri

Mehmed Şâkir Efendi’nin Dîvân’ı, Bahâristân şerhi ve Tercemânü’l-Ma’nevî fî-Tercemeti’l- Mesnevî isimli üç farklı eseri bulunmaktadır.

Bahâristan Şerhi

Molla Câmî’nin Bahâristân adlı eserinin şerhi olan bu eser, 1836 yılında İstanbul’da Dârü’t- Tıbâatü’l-Âmire’de 637 sayfa olarak basılmıştır. Eserin tespit edilebilen üç yazma nüshası mevcuttur. Bunlardan ilki Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi Bölümü Nu. 2770’te, ikincisi yine Süleymaniye Kütüphanesi Tahir Ağa Koleksiyonu Nu. 458’dedir. Üçüncü nüsha ise Milli Kütüphane, Nevşehir Ürgüp Tahsin Ağa İlçe Halk Kütüphanesi Koleksiyonu Nu. 50 Ür 361’de kayıtlıdır. Ayrıca Edirne Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi 22 Sel 1712 numarada kayıtlı bir nüsha daha görünmektedir. Ancak eser, temin edilemediği için detaylı şekilde incelenememiştir.[2]

Dîvân

Yaklaşık 730 adet farklı manzumenin yer aldığı ve 40’a yakın aruz kalıbının kullanıldığı Dîvân, Mehmed Şâkir Efendi’nin diğer tercüme ve şerh olan iki eserinden farklı olarak şairliğini göstermesi bakımından oldukça önemli bir eserdir. Mürettep olan Dîvân’daki toplam beyit ve bent sayısı 6250 civarındadır. Eserde, 300 civarındaki gazel sayısından sonra en fazla manzume yaklaşık 120 adet olan tarihtir. Dönemin devlet adamlarına ve tasavvuf büyüklerine yazılmış 50 civarında kasideyi barındıran Dîvân’da, göze çarpan bir özellik de birbirleriyle benzerlik gösteren veya tekrar edilen beyit ya da manzumelerdir. Hatta mesnevilerden bazıları başka şairlerin manzumelerine de benzemektedir.

Eserin, Ankara Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu’nda 06 Mil Yz FB 329 numarada ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar 309 numarada olmak üzere bilinen iki nüshası vardır.[3]

Bunlardan ayrı olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda 93/3 numarada kayıtlı bir eserde Şâkir Efendi’ye ait olabileceğini düşündüğümüz şiirler vardır. “Şâkir Seyyid Mehmed b. Ahmed Aga” ismiyle kayıtlı olan divanın içerisinde Râgıb, Fâzıl ve Rasih’in şiirleri yer almakta ve eserin kapağında Dîvân-ı Râgıb, Râsih ve Fâzıl yazmaktadır. Ancak 225 varak olan eserin 116b – 135b varakları arasında Şâkir mahlası ile gazel ve tarihler yer almaktadır.

Mehmed Şâkir Efendi’nin Dîvân’ı üzerine yapılan iki çalışmada da bu manzumelere rastlanmamıştır. Daha önce tarafımızca çalışılan Milli Kütüphane’de kayıtlı 2660 numaralı şiir mecmuasında tespit ettiğimiz üç şiir ile bu eserdeki şiirler Şâkir Efendi’ye ait olabilir.[4]

Tercemânü’l-Ma’nevî fî-Tercemeti’l-Mesnevî

Çalışmamızın temelini oluşturan bu eser, edebiyatımızda Nahîfî’den sonra Mesnevî’nin tamamına yapılan manzum tercüme olması ve içerisinde -sözde- yedinci cildi barındırması yönüyle önemli bir eserdir. Eserin, eldeki mevcut bilgilerden hareketle ayrıntılı bilgisi şu şekildedir:

Eserin Adı:

Tespit ve temin edilebilen dört farklı nüshadan biri olan ve ilk üç defteri ihtiva eden Ankara Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yazma Eserler Bölümü Muzaffer Ozak Koleksiyonu 112 numarada kayıtlı nüshanın sonundaki bilgiler bize, eserin isminin Tercemânu’l-Ma’nevî fî- Tercemeti’l-Mesnevî olduğunu göstermektedir:

“Ḳad temme’l-mücelledātu’ẟ-ẟelāẟe min-Tercemāni’l-Ma‘nevī fī-Tercemeti’l-Meẟnevī ‘alâ-yedi ahveci’l-verā es-Seyyid Mehmed eş-Şākir bin es-Seyyīd Ahmed ‘afā ‘anhüme’l-melikü’l-emced ve hüve’-l-mütercimü’l-hakîr. Allāhümme iyyāke na‘budū ve iyyāke nesta‘īn ihdina’ṣ-ṣırāte’l-mustaḳīm. Bi- cāhi musṭafa’r-ra‘ūfü’r-raḥīm ve bi-cāhi evliyā ülā’ike aṣḥābi’n-na‘īm. Sene 1251 fī-Ẕilḥicce 3” (M 360b)

Ayrıca Esad Efendi 1671 ve İstanbul Üniversitesi nüshalarının sonunda bulunan “Teẕyīli’l- Mütercime” başlığı altındaki;

“Nām tārīḫe sezā ey Mevlevī

Rāḥ-ı īḳān Tercemānī Ma‘nevī (İ 662b)

beytinde geçen Tercemānī Ma‘nevī de yine eserin ismini veren beyittir.

Yazılış Tarihi:

Manzum Mesnevî tercümesinin nüshalardaki bilgilere göre yazılış tarihi hakkında iki farklı bilgi elde edilmektedir. Bu bilgilere göre;

İlk üç defteri barındıran Ankara Üniversitesi nüshasının sonunda yer alan yukarıdaki metinden ilk üç defterin bitiş tarihinin 1251/1835 olduğu görülmektedir. Ancak Esad Efendi ve İstanbul Üniversitesi nüshalarının sonunda bulunan “Teẕyīli’l-Mütercime” başlığı altındaki;

“Nām tārīḫe sezā ey Mevlevī

Rāḥ-ı īḳān Tercemānī Ma‘nevī”(1251)

beytine düşülen tarihin 1251/1835 olması tüm ciltlerin bitirilme tarihinin 1835 olduğunu göstermektedir.

  • İlk cildin bitiriliş tarihi 1237/1821,
  • İkinci cildin başlama tarihi 1239/1823,
  • Üçüncü cildin bitiriliş tarihi 1251/1835’tir.

Yine İstanbul Üniversitesi nüshasının -sözde- yedinci cildinin en sonunda yer alan;

“Gelüp bir hātifitdi ‘arż-ı tārīḫ

Ferīdāgeldipāyāna kitābet”

tarih beyti ile “sene 1251 fī-ġurre-i nūnbed’”ve “sene 1252 fī-selḥ-i sin” ifadesinden anlaşıldığına göre de; eser, 1251/1835 tarihinde istinsah edilmeye başlanmış ve tartışılan yedinci cilt ile Farsça beyitleri de dahil olmak üzere 1252/1836 yılında çoğaltılarak bitirilmiştir.

Buraya kadar verilen bilgiler doğrultusunda; Mehmed Şâkir Efendi’nin manzum Mesnevî tercümesinin yazılış tarihine dair iki farklı durum ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki, üç cildi ihtiva eden nüshadaki bilgilere göre üç cildin bitirilme tarihi 1251/1835’tir. İkinci durum ise,

diğer nüshalardaki tarih beytine göre yedinci cilt de dâhil olmak üzere tüm ciltlerin bitirilme tarihi 1251/1835’tir. Eldeki dördüncü nüsha olan Esad Efendi 1356-1357-1358-1359 numaralı nüshalarda ise herhangi bir tarih veya kayıt yer almamaktadır. Ancak 1356 ve 1359 numaralı bu defterlerde bulunan Târih’lerin 1245/1829 ve 1246/1830 tarihlerini vermesi o yıllarda üçüncü ve dördüncü ciltlerin tercüme edildiğini göstermektedir.

Yazılış Sebebi:

Eserinde, Mesnevî’yi tercüme etme nedenini doğrudan ifade etmeyen Mehmed Şâkir Efendi, ilk cildin sonuna yazdığı;

Defter-i evvel ḥaḳīre ḥāl olur
Anıñ içün ḳudret-i aḳvāl olur

Feyż-i Mevlānā irişdi cānıma
Nūr virdi şems-veş imānıma

Oldı rūḥānī teveccühler baña
Bir sözinde yoḳ ‘alāḳam bil şehā

Perde-i rāzını keşf itmeyerek
Şāriḥ uṣlūbunda da gitmeyerek

Terceme oldı bu cild-i mu‘tenā
İrdi itmāmına da müjde baña

Didi iẟneyn güni tekmīl olur o
Vāḳı‘ā oldı o gün tekmīl bu

Añlama faḫriyye sen bu naḳlimi
Bī-şu‘ūrum bilürem ben ‘aḳlımı

Ṭa‘na yādı olmaya bu iḫtisār
Mesnevī kim fetḫ olınmaz bir ḥiṣār

Sen ne cür’et ile ḳıldıñ tercüme
Ne cesaret ile ḳıldıñ tercüme

Kimse bu vādiye aṣlā gitmemiş
Nice abdālān bu işi itmemiş

Bu kelāmımdan murād oldı cevāb
Seng-i ta‘na cür’et itmeye şebāb

Ḥaḳḳıñ ilhāmıyla her bir beytini
Kendi ilḥāḥıyla her bir beytini

Silk-i taḥrīre çeküp naẓm eyledim
İltizām-ı veznini cezm eyledim                               (İ 95b-96a)

mısraları ile bize bazı bilgiler vermektedir. Buna göre yukarıdaki beyitlerde, Mesnevî’nin fethedilemez bir kale olduğunu bildiği ve bu yüzden de Mesnevî’yi manzum olarak tercüme etme işine kimsenin girişmediğini, çoğu Allah dostunun böyle bir şey yapmadığını söylediği görülür. Ayrıca, kendisine Allah’tan gelen bir ilhamla bütün beyitleri nazmettiğini ve veznine de uyduğunu belirten Şâkir Efendi, böyle bir işe giriştiği için de gençlerin kendisini ayıplamamalarını istemektedir.

Şâkir Efendi’nin aşağıdaki mısraları da oldukça dikkat çekicidir. Buradaki bilgilere göre; Mesnevî’yi tercüme ederken zorlandığını ifade etmek için ilk cildi kendisine delil göstermiş ve tercüme ederken kaleminden kanlar aktığını belirtmiştir;

Defter-i evvel müşārım çün benim
Aḳdı kilkimden o demler ḫūn benim

Defter-i sā’ire iẕn ü ruḫṣatı
Virür inşāllāh Ḫudā o devleti                   (İ 96a)

Yine tercümenin en sonunda yer alan “Teẕyīli’l-Mütercime”başlığı altındaki;

Bā-ḫuṣūṣ o ẕāt-ı pāk-i Mevlevī
Ṣāḥib-i heft cild-i pāk-i Meẟnevī

Himmetiyle oldı bu heft cild tamām
Türkī ta‘bīrāt ile buldı ḫıtām

‘Arabî beyti yazıldı Fārisī
Fehm ider meydān-ı naẓmıñ fārisi

Diḳḳat it ey nāẓir-i pür intibāh
Eyle gel ‘ayn-ı baṣīretle nigāh

Ba‘żı mestūrātına ṭa‘n eyleme
Ḥikmetin fehm itmeyüp la‘n eyleme

Ẓulmet-i inkārdan ḳıl iḥtirāz
Nādir-i envār ola meftūḥ u bāz

İntisāb-ı Pīrdir bende ġaraż
Ḥaḳdan artıḳ istemem aṣlā ‘ivaż              (İ 662b)

mısralarından Mehmed Şâkir Efendi’nin, Mevlâna’nın himmetiyle bu eserin -tartışmalı yedinci cildiyle birlikte- tamamını tercüme ettiği, Mesnevî’de anlatılan hakikatlerin herkese aktarılması için -Farsça olan eseri- Türkçe olarak tercüme ettiği, Arapça beyitleri ise Farsça olarak çevirdiği görülmektedir. Eserde yer alan üstü örtülü mefhumlar için ise Mesnevî’nin aslına bağlı kaldığını, bunları anlamayanların kendisini ayıplamamalarını istemektedir. Şâkir Efendi son olarak da amacının, Mevlâna’ya intisap etmek olduğunu ve bundan başka bir şeyi de Allah’tan beklemediğini belirtmektedir.

 


[1]Mesnevî’nin Türkçe şerh ve tercümeleri hakkında daha detaylı bilgi için bk. Adnan Karaismailoğlu – Fahrettin Coşguner – Sait Okumuş, Mevlâna Bibliyografyası, Konya Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Konya 2013; AliTemizel, Mevlâna – Çevresindekiler, Mevlevîlik ve Eserleriyle İlgili Eski Harfli Türkçe Eserler, SÜ Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi Yay., Konya 2009; İsmailGüleç,Türk Edebiyatında Mesnevî Tercüme ve Şerhleri, Pan Yayıncılık, İstanbul 2008; HasanAlmaz, “Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi Yazma Eserler Bölümünde Bulunan Mevlânâ ve Mevlevîlikle İlgili Eserler”, Mevlânâ Araştırmaları‐ I, Editör: Adnan Karaismailoğlu, Ankara 2007; HasibeMazıoğlu, “Mesnevî’nin Türkçe Manzum Çeviri ve Şerhleri”, Bildiriler, Mevlânâ’nın 700. Ölüm Yıldönümü Dolayısıyla Uluslararası Mevlânâ Semineri, (15-17 Aralık), Ankara1973, s. 275-296; MehmetÖnder – İsmet Binark – Nejat Sefercioğlu, Mevlâna Bibliyografyası I-II, İş Bankası Kültür Yay., Ankara 1974; ŞenerDemirel, Dinle Neyden – Mesnevî’nin İlk 18 Beytinin Türkçe Şerhleri, Manas Yay., Ankara 2005; Mevlana Bibliyografyası, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara 2007; Sadık Yazar, Anadolu Sahası Klâsik Türk Edebiyatında Tercüme ve Şerh Geleneği, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2011; Selman Karadağ, Türk Edebiyatında Manzum Mesnevî Tercümeleri veMehmed Şâkir Efendi’nin Mesnevî Tercümesi(İnceleme-Metin), Selçuk Üniversitesi SBE DT, Danışman: Dr. Öğr. Ü.Erol ÇÖM, Konya 2018; Yakup Şafak, “Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Hz. Mevlânâ ve Eserleri Üzerine Çalışma Yapanlar”, Konya’dan Dünyaya Mevlânâ ve Mevlevîlik, Konya 2002, s. 249-268;

[2] Bahâristan Şerhi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ersoy Zeybek, Mehmed Şâkir’in Bahâristân Şerhi (s. 279-607), İnceleme- Metin, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş 2015.

[3] Eser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: Semra Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı, Metin – İnceleme, Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Sivas 2009; Fatma Dikbaş Tüysüzoğlu, Çuhadar-zâde Şâkir Divânı, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2005, 755 s.

[4] Şiir mecmuasında bulunan Şâkir Efendi’ye ait olabilecek şiirler için bk. Selman Karadağ, Millî Kütüphane 2860 Numaralı Şiir Mecmuası (İnceleme – Transkripsiyonlu Metin), Yüksek Lisans Tezi, (Danışman: Yrd. Doç. Dr. Erol ÇÖM), Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2011.

ETİKETLER: