Müjde mü’minler size ihsân-ı Rahmândır gelen

A+
A-

Müjde mü’minler size ihsân-ı Rahmândır gelen

Allah’ımıza şükürler olsun, yine bir ramazana kavuştuk. Ramazan tüm ihtişamı ve ihsanlarıyla geliyor. Ramazanın gelişini türlü şekillerde kutluyoruz, sevincimizi farklı biçimlerde paylaşıyoruz.

Ramazanın gelişini anlatan ve niçin sevinmemiz gerektiğini açıklayan şiirler de bu bu biçimlerden biri. Aralarında Derviş Yunus, Üftâde, Aziz Mahmut Hüdâyî, Abdülehad Nurî, İsmail Hakkı Bursevî, Şeyh Ahmed Suzî, Ahmet Remzî Dede ve isimlerini sayamadığım mutasavvıf şairin ramazanı tebşîr eden şiirleri var. Bu ilahilerin büyük bir kısmı da bestelenmiş ve ramazan ilahileri olarak asırlardan beri icra edilmekte ve edilmeye de devam edecek.

Ramazaniye hakkında bir kanaat oluşması için Ahmet Remzi Dede’nin şiirini açıklamaya çalışalım. Ama öncesinde kısaca Dede’yi tanıtalım.

Ahmet Remzî Dede (1782-1944) Üsküdar Mevlevîhânesi’nin son şeyhidir. Aruz ve hece vezni ile yazdığı dinî ve tasavvufî şiirleri edebiyat dergilerinde yayımlayan Ahmed Remzi Dede, divan şiiri geleneği içinde yetişen Mevlevî şairlerin son temsilcilerindendir. Başta Mevlevîlik olmak üzere konusu tasavvuf olan pek çok kitap yazmış ve tercüme etmiştir. Mesnevî şârihliği meşhurdur. Hüseyin Vassaf ile Bursalı Mehmet Tahir gibi devrinin önemli kitabiyat ve biyografi alimlerinin dostudur. Arapça ve Farsçayı şiir yazacak kadar iyi bilen Ahmet Remzi Dede, birçok öğrenci yetiştirmiştir. Arif Nihat Asya’ya tasavvufu ve Mevleviliği öğreten odur. Asaf Hâlet Çelebi’nin de hocasıdır. Neyzen Halil Can’ın sikkesini tekbirleyen de odur. Tahirü’l-Mevlevî çilede iken yazdığı mektupların muhatabı da Ahmed Remzi Efendi’dir. Yaman Dede’yi yetiştiren de odur.

Son devrin önde gelen önemli mutasavvıf şairlerinden Ahmet Remzi Dede’nin ramazanı anlatan çok güzel bir nutk-ı şerifi, bir diğer deyişle ramazaniyesi var. Acemişiran ve Hicaz iki bestesi olan bu ilahinin sözleri şöyle:

Müjde mü’minler size ihsân-ı Rahmândır gelen
Şânına ta’zîm için bu mâh-ı gufrândır gelen

Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem
Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur’ân’dır gelen

Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübarek her gece
Ehl-i îmâna ne mutlu lutf-ı Sübhân’dır gelen

Zulmet ü kasvetden âzâd etmeye sâimleri
Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfândır gelen

Hâne-i kalbi temizle hoşça istikbâl için
Ni’meti mebzûl bir mihmân-ı zî-şândır gelen

El-hazer senden şikâyet etmesin yarın amân
Rûz-ı mahşer şâfi’-i ashâb-ı ısyândır gelen

Rahmet ü gufrân hedâyâsıyla cennet bahşeder
Derde dermân vasl-ı cânan ıtk-ı nîrândır gelen

Mâsivâdan sâim ol Remzî dilersen vasl-ı Hak
Râh-ı aşkı kullara ta’lîm-i Yezdân’dır gelen

Şimdi sırasıyla beyitleri açıklamaya çalışalım.

Müjde mü’minler size ihsân-ı Rahmândır gelen
Şânına ta’zîm için bu mâh-ı gufrândır gelen

Ey müminler! Müjdeler olsun. Rahman olan Allah’ın ihsanı olan mübarek bir ay geliyor. O’nun şanını yücelteceğimiz ve saygımızı göstereceğimiz merhamet görüp affedileceğimiz ay geliyor.

Dede, şiirine eskilerin hüsn-i iptida dedikleri güzel ve vurucu bir girişle başlıyor. Müjde diyerek bizim önce dikkatimizi çekip şaşırtıyor. Tehevvül dediğimiz bu şaşırtmadan sonra müjdelendiğimiz şeyin ne olduğunu söyleyerek şaşkınlığımızı sevince dönüştürmeyi başarıyor.

Ramazan’ın müminler için nasıl bir ay olduğu ve Allah’ın mümin kullarına ne tür ihsanlarda bulunacağı hadislerle açıklanır. Hz. Peygamber’in mübarek ay olarak nitelediği bu ayda müminler, Allah’ın şanını yüceltecek taat ve ibadetlerde bulunur ve Allah da kullarına merhametle muamele edip günahlarını bağışlar. Bu ayda cennet kapıları açılıp cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır. Hadis-i şerifte inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin, geçmiş günahlarının bağışlanacağının söylenmesi müminler için bir diğer müjdedir.

Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem
Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur’ân’dır gelen

Kullarını doğru yola sevk edecek gücü ve iradeyi veren O’dur. Kullarını affedecek olan da O’dur. Ey mümin kişi! Vaktinin kıymetini bil. Çünkü Kuran’ın nazil olduğu ramazan ayı geliyor.

Dede bu beyitte, Allah’ın lütfu ve kereminden bahsettikten sonra ramazanın önemli kılan özelliklerinden birini hatırlatır. Kuran-ı Kerîm bu ayda indirilmeye başlanmış ve tamamlanmıştır. Hz. Peygamber, ramazan ayında Cebrâil ile buluşup Kur’an karşılıklı okurlardı. Dolayısıyla ramazan aynı zamanda Kuran ayıdır.

Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübarek her gece
Ehl-i îmâna ne mutlu lutf-ı Sübhân’dır gelen

Bu ayın her günü büyük bir bayram, her gecesi Kadir’dir. İnananlar için ne güzel haber. Her türlü kusurdan, noksandan, beşerî nitelik ve zaaflardan uzak olan Allah’ın lütfu ramazan geliyor.

Bu beyitte ramazanın günleri ve gecelerinin kıymeti üzerine durulmakta. Ayet ve hadislerde bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir gecesi bu ayın içinde. Kadir gecesi için Hz. Peygamber “Kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” Buyuruyor. Bir başka hadis-i şerifte “Resulullah (asm)’a, Kadir Gecesi (Ramazan’ın neresinde?) diye sorulmuştu. O da Ramazanın tamamında, diye cevap verdi.” BuyrulmaktaHer gecesi böyle mübarek olan bir ay lütuf değildir de nedir!

Zulmet ü kasvetden âzâd etmeye sâimleri
Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfândır gelen

Oruç tutanları ümitsizlik, karamsarlık ve karanlıktan kurtarmak için İslam’ın nuru, imanın nuru, irfanın nuru mübarek ramazan geliyor.

Bu beyitte Ahmet Remzi Dede, oruç tutanların her türlü kötü düşünceden, karamsarlık ve ümitsizlikten kurtulacağını söylerken şüphesiz hem bu dünya hem de öte dünyayı kastetmekte. Oruç, tutan kişinin Müslüman, mümin ve arif olma derecesini yükselmekte. Dolayısıyla dünya ve ahiret saadetini elde edeceğimiz ramazan ayının kıymetini bilmemiz konusunda bizi uyarmakta.

Hâne-i kalbi temizle hoşça istikbâl için
Ni’meti mebzûl bir mihmân-ı zî-şândır gelen

Ramazanı güzel bir şekilde karşılamak için gönül evini temizle, pırıl pırıl yap. Çünkü hediyesi bol şan sahibi bir misafir geliyor.

Bu beyitte ramazan bir misafire, mümin kulun kalbi de misafirin ağırlanacağı eve benzetilmektedir. Üstelik gelen misafir şan sahibi ve yücedir. Dolayısıyla evimize meşhur bir misafir gelecek olduğunda nasıl hazırlık yapıyorsak gönül evimizi de şanı yüce olan ramazanın misafirliği için de hazırlamalıyız. Çünkü hane mamur olmazsa misafir gelmez, gelse de kalmaz, kalkar gider. O yüzden gönül evini temizlemeli, masivaya dair ne var ise söküp çıkarmalıyız. Ramazanın misafir olması on bir ayda bir gelip bir ay kaldıktan sonra gidecek olmasındandır.

El-hazer senden şikâyet etmesin yarın amân
Rûz-ı mahşer şâfi’-i ashâb-ı ısyândır gelen

Mahşer günü günah sahibi olanlara şefaat edecek olan ramazan ayı geliyor. Aman ne olur çok dikkat et. Vaktini iyi değerlendir de ramazan kıyamet günü senden şikayetçi olmasın.

Bu beyitte üzerinde durulan konu, ramazanın bizden şikayet etmemesi ve kıyamet günü hakkımızda hüsn-i şehadette bulunmasıdır. Kıyamet kopup hesap verme vakti geldiğinde ramazan ayı hakkımızda hüsn-i şehadet edip oruç ve ibadetle geçirdiğimizi, kötülüklerden uzak durup vaktimizi iyiliklerle geçirdiğimizi söylemesi onun bizim için yapacağı şefaat olacaktır. Ramazanı lâyıkı veçhile idrak etmediğimizde ise bizden şikayetçi olacak, bu kul ramazanı boş geçirdi, diyerek aleyhimizde şahitlik yapacağı hatırlatılmaktadır.

Rahmet ü gufrân hedâyâsıyla cennet bahşeder
Derde dermân vasl-ı cânan ıtk-ı nîrândır gelen

Rahmet ve bağışlanma ayı getirdiği hediyelerle bize bu dünyada cenneti yaşatır. Derdimize derman, cehennemden kurtarıp cennete kavuşturan ramazan ayı geliyor.

Bu beyitte de ramazanın bağışlanma ve merhamet ayı olmasına vurgu yapılmakta. Kölelikten kurtulma, azat olma anlamına gelmekte olup beyitte cehennemin kölesi olmaktan kurtulmak için lazım olan azatlık belgesinin bu ayda dağıtıldığını, hak edenlerin alıp kurtulacağını, sevgilinin olduğu cennete gideceğini ve kavuşacağını söyler. Derdine derman olması kulun sevgilisi olan Allah’a ve resulüne kavuşmasına imkan vermesidir. Mümin derdi Allah’a kavuşmak, dermanı da onun rızasına muvafık bir hayat sürmek, ramazanı onun istediği geçirmektir.

Bir hadis-i şerifte “Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.” Buyrulmaktadır. Derdimiz Rabbimize kavuşup o sevinci yaşayamamaktır. Bu dertten kurtulmanın yollarından biri de oruçtur. Ahmet Remzi Dede, bize bu hakikati hatırlatmaktadır.

Mâsivâdan sâim ol Remzî dilersen vasl-ı Hak
Râh-ı aşkı kullara ta’lîm-i Yezdân’dır gelen

Ey Ahmet Remzi! Eğer Hakk’a kavuşmak istiyorsan Hakk’ın gayrından uzak dur, onlara yaklaşma. Gelen ay, Yaratıcı’nın aşk yoluna nasıl girileceğini ve ilerleneceğini öğrettiği ramazan ayı geliyor. Sakın bu fırsatı kaçırma.

Son beyitte Dede, kendine sesleniyor. Aslında kendine seslenir gibi yapıp bize seslenmekte. Bir önceki beyitte derde derman olan şeyden bahsetmişti. Daha öncesinde de gönül evini temizlemek üzerinde durmuştu. Bu beyitte özetleyerek tekrar hatırlatmakta. Hakk’a ulaşmanın yolu sadece yemeye içmeye karşı değil masiva dediğimiz Hakk’tan gayrı her şeyden uzaklaşmaktır. Bir hadis-i şerifte “Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse onun yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur” buyrulduğu gibi masivadan, boş ve hayırsız işlerden de vazgeçmezsek aç aç dolaşmış oluruz.

Dünya işlerine karşı ilgisiz kalmak, boş ve gereksiz işlerle uğraşmadan durabilmenin yolu ise gönlü Allah aşkı ile doldurmaktan geçer. Aşk yoluna girmeyi, yani âşık olmayı ramazan ayında öğreniyor olmamız ise bu ayda neler yapmamız ve nasıl yaşamamız gerektiğinin ayet ve hadislerle belirtilmesidir.

Teşrîfi ile müşerref olacağımız sebeb-i gufrân ramazân-ı mağfiret nişânın cümlemiz hakkında hayırlara vesile olmasını niyâz ediyorum.

İsmail Güleç

https://www.fikriyat.com/yazarlar/ismail-gulec/2024/03/09/mujde-muminler-size-ihsan-i-rahmandir-gelen