Hicazkâr Âyin-i Şerîf

Önceki Sayfaya Dön

Hafız Ahmet Çalışır

BİRİNCİ SELÂM

İn semâ-ı mevlevî mesmû‘ bâdâ tâ ebed
V’in livâ-i ma‘nevî merfû‘ bâdâ tâ ebed

Âşıkân-ı feyz-i Hak râ ictimâ u istimâ
İn semâ-ı mevlevî mesmû‘ bâdâ tâ ebed
Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün [Remel]

Bu mevlevî semâı ebediyen dinlenir olsun, bu manevî bayrak ebediyen dalgalansın. Cemiyetler, âyinler, Hak’tan feyiz alan âşıklar içindir. Bu mevlevî semâı ebediyen dinlenir olsun.

Dûş reftem der meyân-i meclis-i sultân-ı hîş
Der kef-i sâkî bi-dîdem der sürâhî cân-ı hîş

Güftemeş ey cân-ı cân-ı sâkiyan behr-i Hudâ
Pür künî peymâneî vü neş’kenî peymân-ı hîş

Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilât [Remel]

Dün gece sultanımın meclisine katıldım; sâkinin elindeki sürahide kendi canımı gördüm. Ona dedim ki ey sâkilerin canının canı! Allah için bir kadeh doldur da ahdini bozma.

Ey Resûl-i Hazret-i Hak vey Habîb-i Kibriyâ
Ey ziyâ-yi ayn-i âlem vey imâm-i enbiyâ

Yek piyâle mey bi-dih ey sâki-yi bezm-i elest
Ber men-i miskin nazar kün ey sirâc-ı pür-ziyâ

Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün [Remel]

Ey Hak teâlâ’nın elçisi! Yüce Allah’ın sevgilisi! Ey âlemin gözünün ışığı! Ey peygamberlerin önderi! Ey elest meclisinin sâkisi! Ben zavallıya nazar eyle de bir kadeh bâde ver. Ey ışık dolu kandil!

Her ki cûyed rûz u şeb râh-ı rızâ-yi Mustafâ
Lâ-cerem râzî büved ez vey Hüdâ-yi Mustafâ

Ez berâ-yi rahmet-i mecmû-i âlem âmedest
Mustafâ ber âlem ü âlem berâ-yi Mustafâ

Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün [Remel]

Her kim gece gündüz Muhammed Mustafâ (a.s)’ın rızâsını kazanmaya çalışırsa, şüphesiz ondan Mustafâ (a.s.)’ın rabbi de razı olur. Muhammed Mustafâ, bütün âleme rahmet olarak gelmiştir; Mustafâ âlem için, âlem Mustafâ için.

İKİNCİ SELÂM

Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî

Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî

Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]

Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.

ÜÇÜNCÜ SELÂM

Âmed an mahbûb-i insan merhabâ
Sad hezâran lutf u ihsan merhabâ

Âmed an mahbûb-i cümle kâinât
Bâ kemâl ü fadl-ı Rahman merhabâ

Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilün [Remel]

O insanların sevgilisi, yüz binlerce lütuf ve ihsanla geldi, hoş geldi! O bütün kâinatın sevgilisi, Hakk’ın keremi (ile), kemâl üzere geldi, hoş geldi!

Ey ki hezâr âferin bu nice sultân olur
Kulu olan kişiler hüsrev ü hâkân olur

Her ki bugün Veled’e inanuben yüz süre
Yoksul ise bay olur bay ise sultân olur

Vezni: Müfteilün fâilün müfteilün fâilün [Münserih]

Binlerce tebrikler! Bu nasıl bir sultandır ki hizmetçisi olanlar, padişah olur. Bugün her kim (Sultan) Veled’e inanıp (dergâhına) yüz sürerse, fakir ise bey olur, bey ise sultan olur.

Ey aşk-ı tü big’rifte serâpâ-yi dilem
V’ey vasl-ı ruhat geşte temennâ-yı dilem
Ger dâd-ı dil-i sûhte-i men ne-dihî
Ey vây dilem vây dilem vây dilem

Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü mefâîlü feil [Hezec/Rub.]

Ey aşkı, baştan ayağa gönlümü kaplayan! Gönlümün arzusu, senin yüzünü görmektir. Benim yanık gönlümün hakkını vermezsen vah gönlüme! Vah gönlüme! Vah gönlüme!

Ey geşte fedâ-yi tü serâpâ-yı dilem
Şüd zülf-i çü hindû-yi tü me’vâ-yı dilem
Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü mefâîlü feil [Hezec]

Ey baştan ayağa gönlümün fedâ olduğu (güzel)! Simsiyah saçların gönlümün barınağı oldu.] Siyah saçlarında gönlüme yer vermezsen vah gönlüme! Vah gönlüme! Vah gönlüme!

Ey kâşif-i esrâr-ı Hüdâ Mevlânâ
Sultân-ı fenâ şâh-ı bekâ Mevlânâ
Aşk etmededir hazretine böyle hitâb
Mevlâ-yı gürûh-ı evliyâ Mevlânâ

Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü (mefâilün) mefâîlün fa‘ (mefâîlü feil)[Hezec/Rub.]

Ey ilâhi sırların kâşifi Mevlânâ! Fenâ ve bekâ sultanı Mevlânâ! Aşk, zâtına böyle hitap etmektedir: Veliler topluluğunun efendisi Mevlânâ!

Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin
Tenlerde vü canlarda nihan hep sen imişsin

Senden bu cihân içre nişân ister idim ben
Âhir bunu bildim ki cihan hep sen imişsin

Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün [Hezec]

Ben bilmezdim, görünen de görünmeyen de hep sen imişsin; bedenlerde ve canlarda gizlenen hep sen imişsin. Bu dünyada senden bir işaret arardım; sonunda anladım ki, cihan hep sen imişsin.

DÖRDÜNCÜ SELÂM

Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî

Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî
Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]

Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.