Seyyid Burhâneddin Muhakkık-i Tirmîzî – Fatih ÇINAR

A+
A-

Hz. Mevlânâ”nın İlk Hocası: Seyyid Burhâneddin Muhakkık-i Tirmîzî

Fatih ÇINAR

Hz. Mevlâna, gerek yaşadığı dönemde ve gerekse de çağımızda insanları İslâm”ın hoşgörüsüne ve ebedî çağrısına davet eden bir kişiliktir.1 Onun bu mükemmel kişiliğinin oluşmasında söz sahibi olan isimlerden bir tanesi de, aynı zamanda Hz. Mevlâna”nın babası Sultânu”l-Ulemâ”nın talebelerinden olan Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmîzî”dir. Seyyid Burhâneddin”in Mevlâna”nın babasına intisap eden maddî eğitiminin ardından gönül eğitimini de onun yanında tamamladığı Sultan Veled”in “İbtidâ-nâme” isimli eserinde açıkça ifade edilmektedir.2

Hz. Mevlâna”nın babası malûm olduğu üzere Moğol baskınından önce Belh”ten ayrılarak Konya”ya gelmiştir. Sultânu”l-Ulemâ 1231 yılında rahmet-i Rahman”a kavuşmuştur ki bu yıllar Seyyid Burhâneddin”in inzivaya çekildiği ve Belh bölgesinin Moğol istilası ile kavrulduğu dönemlerdir. Seyyid Burhâneddin bu büyük gönül sultanını bir yıl sonra rüyasında görür. Sultânu”l-Ulemâ hiddetli bir sesle: “Burhâneddin! Nasıl olur da bizim Hüdâvendigâr”ın yanına gitmiyor onu yalnız bırakıyorsun? Bu lalalık ve atabeylik vazîfene yaraşmaz. İşlediğin bu kusura nasıl cevap vereceksin?” der. Bu rüyanın tesiri ile hemen Rumeli”ye(Anadolu”ya) hareket etmiş ve Hz. Mevlâna”ya Konya”da mülâkî olmuştur.3

Konya”ya gelir gelmez Seyyid Burhâneddin, Hz. Mevlâna”ya babasının hem maddî hem de manevî ilimlerde söz sahibi birisi olduğunu hatırlatmış, o gün için Hz. Mevlâna”da şiddetle ihtiyaç duyulan manevî gelişimi hatırlatmıştır. Bunun üzerine dokuz yıl sürecek bir birliktelik başlamıştır.4 Seyyid Burhâneddin”in manevî kontrolünde Hz. Mevlâna, gelişmeye başlamış ve birçok makamlar kat etmiştir.5 Hz. Mevlâna, Seyyid Burhâneddin”e ayrı bir sevgi beslemektedir. Ne zaman Seyyid Konya”dan ayrılmak istese, Hz. Mevlâna bu duruma tahammül edemeyeceğini söyleyerek gitmesine karşı çıkmıştır. Hatta bir defasında Seyyid Burhâneddin atına binip gitmek isterken atının huysuzlanması üzerine düşerek ayağını incitmiştir… Fakat Seyyid Burhaneddin”in gönlü tedirgindir. Çünkü Hz. Mevlâna”ya yönelen gönül aslanlarından birini hissetmektedir. Bu gönül aslanı Şemseddin-i Tebrîzî”dir. Yaklaşan bu gönül eri için Seyyid Burhâneddin o muhteşem değerlendirmesini yapar: “Bir Konya için iki aslan fazladır!” Bu gerekçe ile, muhtemelen Konya”ya gelirken bir müddet kaldığı Kayseri”ye yerleşmeye karar verir ve nitekim de öyle olur.

Seyyid Burhâneddin Kayseri”de uzun yıllar insanları irşâd için zaman harcamıştır. Tekkesini Kayseri”de açan hazret sadece Hz. Mevlâna”nın değil birçok insanın hakîkate ermesine vesîle olmuştur. Dağdaki çobandan devletin zirvesindeki isimlere varan birçok kesimi etkilemeyi başarmıştır. Hz. Mevlâna”nın vekîli Konyalı Kuyumcu Selâhaddin Zerkûb, Selçuklu Devleti Vezîri Sâhib Şemseddin Isfehânî bunlardan sadece birkaç tanesidir. Onun şahsiyetini ifade eden isimler arasında öyle birisi vardır ki onun burada özel olarak zikredilmesi bir zarûrettir. Bu büyük kişi, Şeyhü”l-İslâm Şihâbüddin Ömer Sühreverdî”dir. Kendisi elçi olarak Konya”ya giderken Kayseri”ye uğramış burada Seyyid Burhâneddin ile görüşmüş, bu görüşmede hiçbir şey konuşulmamasına rağmen İmam Sühreverdî ağlayarak oradan ayrılmış Seyyid Burhâneddin hakkında kendisine soru soranlara şu cevabı vermiştir: “Hâl ehli yanında kâl dili ile değil, hâl dili ile konuşmak lâzımdır! O, mânâ incileriyle ve Peygamber (s.a.v)”in hakîkat sırlarıyla dolu, apaçık olmakla birlikte son derece gizli ve çok dalgalı bir denizdir. Ve zannetmiyorum ki, Mevlâna”dan başkası onun hakîkatine ulaşsın ve onu anlasın!”6

Bu gönül âbidesi insanın günümüze ulaşan tek eseri “Maârif” isimli eseridir. Bu eser 1284 tarihinde kaleme alınmıştır ki, bu tarih bize, çalışmayı, Seyyid Burhâneddin”in sohbetlerinde bulunanların hazırladığını göstermektedir.7

Seyyid Burhâneddin hazretleri Kayseri”de 1241 yılında vefat etmiştir. Vefat anı ile ilgili şöyle bir olay nakledilmektedir: “Seyyid Burhâneddin Hazretleri hizmetkârına: Git! Bütün şehre haber ver! Seyyid Burhâneddin vefât etti de! der. Bu arada kendisi abdestini alır, gönderdiği haberci gelip söylenen emri yerine getirdiğini söyleyince tebessüm ederek vefat etmiştir”8

Dipnot

1- Hayatı hakkında geniş bilgi için bkz, Emine Yeniterzi, Mevlâna Celâleddin Rûmî, TDVY, Ankara 1995; Tasavvufî Görüşleri için bkz, Osman Nûri Küçük, Fîhi Mâ Fîhi Ekseninde Mevlânâ”nın Tasavvufî Görüşleri, Rûmî Yayıncılık, Konya 2006.

2- Sultan Veled, İbtidâ-name, s.195-196; Ethem Cebecioğlu, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, Şûle Yayınları, İstanbul 1999, c.VII, s.134.

3- Bekir Akbulut, Kayseri”nin Manevî Işıkları, Geçit Matbaacılık, Kayseri 2006,s.7.

4- Eflâkî, Ahmed Dede, Menâkibu”l-“Arifîn,(Ter. Tahsin Yazıcı) MEB, İstanbul, Tarihsiz, c.I, s.82.

5- Ahmet Kabaklı, Mevlâna, İstanbul 1991, s.15-16.

6- Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ, Hazırlayanlar: Mehmet Akkuş-Ali Yılmaz, KİTABEVİ, İstanbul 2006, c.I, s.358.

7- Cebecioğlu, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, c.VII, s.134-138.

8- Akbulut, Kayseri”nin Manevî Işıkları, s.7; Cebecioğlu, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, c.VII, s.137. seyyid Burhâneddin ve Mevlevîlerin tarihi ile ilgili olarak bkz, Sahih Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, Hazırlayan: Cem Zorlu , İnsan Yayınları, İstanbul 2003.

Somuncu Baba Dergisinden alınmıştır.