‘Mevlâna’da Estetik, Sanat, Kadın…’
‘Mevlâna’da Estetik, Sanat, Kadın…’
Mevlâna Celaleddin-i Rumî’yi ne kadar biliriz? Ve asıl nasıl biliriz? Mevlâna’yı öne çıkaranlar olduğu gibi, farklı yorumlayanlar var. Bunlara girmeyeceğim.
Genel bilgi veren kaynaklarda şu cümlelerle karşılaşırız:
13. Yüzyılda Anadolu’da yaşamış Fars tasavvufçu, ilâhiyatçı, sûfî şair. Onu sadece Türkler değil; Farslar, Tacikler, Yunanlılar (Yunanlar), Hindistan’da, Pakistan’da ve daha ötelerde halklar bilir, okur, araştırır, yorumlar. Şiirleri dünya dillerinin çoğuna da tercüme edilmiştir.
Tarihimizde, kültürümüzde, edebiyatımızda Mevlâna’nın yeri ayrı. Baş köşede tutarız.
Mevlâna, dönemin geçerli dili Farsça eser veriyor. Arada Türkçeyi de Arapçayı da Yunancayı da kullanıyor.
Prof. Dr. İsmail Yakıt, görüntüde küçük, fikirde hacimli, Mevlâna’yı bize kavratacak kıymetli bir eser ortaya koydu: “Mevlâna’da Estetik, Sanat, Kadın ve Sembolizm” (Ötüken Neşriyat, 109 s.)
Prof. Dr. İsmail Yakıt, ilâhiyatçı. Doktorasını Paris-IV Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde yaptı. 21 telif eseri ve Arapçadan ve Fransızcadan 12 tercümesi yayınlandı.
İsmail Yakıt’ın Mevlâna üzerine “Mevlâna’da Estetik, Sanat, Kadın ve Sembolizm”den başka kitapları da var. “Ön Söz”de açıklıyor:
“En önemli temsilcilerinden biri olan Mevlâna Celâleddin Rumî (1207-1273) hakkında uzun zamandan beri pek çok araştırma yaptım, bildiriler sundum, dersler ve konferanslar verdim. Yaptığım çalışmaları muhtelif yerlerde bildiri veya makaleler hâlinde yayınladım. Ancak herkesin bu çalışmalara erişmesi ve istifade etmesi mümkün olmuyordu. Onları konularına uygun bir şekilde temel başlıklar hâlinde bir araya getirerek iki temel eser olarak yayımlarını yaptık. Ötüken Neşriyat tarafından yapılan bu yayınlar değerli okurlarımızın bir hayli ilgisini çekmiş ve birçok kez de yayımlanmıştır.
Bu kitaplardan birisi “Batı Düşüncesi ve Mevlâna” isminde olup içinde dört temel felsefî problem ele alınmıştır. Sırasıyla: İnsan ve İnsan-ı Kâmil/İdeal İnsan; Hayat ve Evrim; Ölüm ve Ölümsüzlük Felsefesi ve Mutluluk Ahlakı bölümlerinden ibarettir.
İkinci kitap ise, ilahî aşkın sembolü olmuş bir mümtaz kişiye uygun olarak “Mevlâna’da Aşk Felsefesi” ismini taşımaktadır. Burada genel aşk felsefesi bağlamında Mevlâna’nın İnsan ve Aşk ilişkisinin bir nevi anatomisi ile onun aşk felsefesinin temel prensipleri ele alınmıştır. Özellikle, Aşk Metafiziği; Aşk Estetiği, Aşk Ahlakı ve Aşkın Gücü derinliğine incelenmiş ve kitabın sonuna da Pakistanlı ünlü düşünür Muhammed İkbal’in Mevlâna’dan ilahî aşk konusunda nasıl etkilendiği ele alınmıştır.”
***
Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın son çalışması “Mevlâna’da Estetik, Sanat, Kadın ve Sembolizm”in her bölümünün uluslararası ilmî toplantılarda sunulan bildiriler olduğunu, bir kitapta toplarken gözden geçirdiğini ve genişlettiğini belirtiyor.
Kitabın bölümlerine göz atacağız. Asıl neleri öğreneceğimizi göreceğiz:
Birinci Bölüm: Mevlâna’da Estetik / I-Estetik Nedir? / II-Antik Çağ’da / Estetik / III-Türk-İslam Düşüncesinde Estetik / IV-Mevlâna’da Estetik
İkinci Bölüm: Mevlâna’da Sanat / I-Sanatın Anlamı Nedir? / II-Sanat Felsefesinin Temel Kavramları / III-Türk-İslam Düşüncesinde Sanat / IV-Mevlâna’ya Göre Sanat
Üçüncü Bölüm: Batı Düşüncesi ve Mevlâna’da Kadın / I-Kadın Hakkında / II-Batı Düşüncesinde Kadın / III-Mevlâna’da Kadın
Dördüncü Bölüm: Mevlâna’da Sembolizm ve Ney / I-Sembolizm Üzerine / A-Sembol Kavramı / B-İslam’da Sembolizm / C-Türk Tasavvuf Edebiyatında Sembolizm / II-Mevlâna’da Sembolizm / III-Ney Sembolü ve Yorumları.
Batı ülkelerinde “kadın”a nasıl bakılmış, bir Müslüman olarak Mevlâna nasıl bakmış?
İsmail Yakıt “Batı Düşüncesinde Kadın” başlığı altında Batı’nın olumsuz bakışı üzerinde duruyor:
“Batı dünyasında yetişmiş Orta Çağ, Yeni Çağ ve Modern Çağ’ın birçok düşünürü kadın konusunu ele almış ve bu konuda pek çok bakış açısı ortaya koymuştur. Ancak çoğu olumsuz olan bu bakış açılarının her birinin içinde düşünürün yaşadığı sosyal ve ailevî hayatın etkileri olduğu gibi, onun kendi inanç ve düşünce sistemlerinden de kaynaklanmaktadır.”
“Mevlâna’nın Kadına Bakışı” ara başlığı altında şu satırları okuyoruz:
“Mevlâna eserlerinde kadın konusunu meziyet ve zaaflarıyla yeri geldikçe işlemiş ve onun dinî ve sosyal statüsünü belirtmiştir. Mevlâna’ya göre kadın, aslında ulvî bir varlıktır. Hatta Hz. İsa ile Hz. Muhammed’in peygamberliklerine herkesten önce inanıp onları tasdik eden iki kadındır: Hz. Meryem ve Hz. Hatice.
Kadın analık cihetiyle de üstündür. Nitekim Mesnevî’de “Allah’ın haklarından sonra ana hakkı gelir. Çünkü kerem sahibi olan Allah, sen ana karnındayken ananı sana borçlu etmiştir” (Mesnevi, III, s. 45, Ş. Can) Mevlâna’ya göre:
“Pertev-i Hakkest an mâşûk nî / Halikest an gûyâ mahlûk nî”
(Kadın Hakk nurudur. Sevgili değil. Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil) (Mesnevî, I, 2437).
Kadın için “Sanki yaratıcıdır” şeklinde ifade edilmiş olması onun anne olarak yeni bir varlığın dünyaya gelişinin en büyük sebeplerinden biri olması, onu içinde taşımasıdır. Kadın kavramına bu derece önem veren Mevlâna, onu sosyal hayatın ve aile hayatının ayrılmaz bir parçası görmüştür. Kendisi sohbet ve sema meclislerinde daima kadınları da kabul etmiştir.”
***
Prof. Dr. İsmail Yakıt, “Mevlâna’da Estetik, Sanat, Kadın ve Sembolizm” kitabında Mevlâna’nın ana fikrinin kapılarını açıyor, bizi derin derin düşündürüyor.
Okumak lâzım.