MEVLANA’YI ANLAMAK

A+
A-

MEVLANA’YI ANLAMAK

Mevlana’yı iyi tanımak, O’nun tefekkür dünyasını bilebilmek için yetiştiği ortama bakmak lazımdır. Yetiştiği ortam nasıldı? Hangi ilmi süreçlerden geçti? Tefekkürünü oluşturan ve olgunlaştıran Hocaları kimdi? Neler öğrendi ve neler yaptı? Bunlar bize ışık tutacak niteliktedir.

Mevlana Celaleddin Rumi 1207 yılında Horasan’da doğdu. İlk derslerini bilginler sultanı ismiyle anılan babası Bahaeddin Veled’ten aldı. Tasavvuf düşüncesiyle iç içe büyüyen Mevlana bir Ahi olan Şems Tebrizi ile karşılaşınca kendi düşünceleri de şekillenmeye başladı. Mevlana Kur’an’a hayrandı. “Ben Kuran’ın bendesiyim” demekten hoşlanıyordu.

Bunun yanında, devrinin bütün sanat ve bilim hareketlerini takip ediyor, hadis, fıkıh gibi İslam bilgileri konularında çağının rakipsiz uzmanı sayılıyordu. Mevlana,  13. yüzyılda Moğol akınları yüzünden sarsılan Anadolu’nun acısını, insanlığı, hoşgörüyü ve barışı temel alan felsefesiyle hafifletti, yaraları sardı.

Bahaeddin Veled, Konya’da Altınapa (Altun-Aba/Altunpa) medresesinde iki yıl müderrislik yaptıktan sonra 23 Şubat 1231 tarihinde vefat etti.  Bu sırada yirmi dört yaşında bulunan Mevlana, babasının yerine geçip müderrislik yapmaya başladı.

Ertesi yıl Mevlana’nın çocukluğu sırasında terbiyesiyle meşgul olan, Bahaeddin Veled’in müridlerinden Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizi, şeyhini ziyaret etmek için Konya’ya geldi. Ancak burada şeyhinin vefat ettiğini öğrendi.

Seyyid Burhaneddin, Konya’ya gelince Larende’de (Karaman) bulunan Mevlana’ya mektup yazarak onu Konya’ya çağırmış, buluştuklarında babasının hem zahir, hem hal ilimlerinde kâmil bir şeyh olduğunu, kendisinin zahir ilimlerinde elde ettiği üstün dereceyi hal ilimlerinde de kazanması gerektiğini söylemiş, bunun üzerine Mevlana, Seyyid Burhaneddin’e mürid olup, dokuz yıl hizmet etmiştir.

Eflaki, Seyyid Burhaneddin’in, buluştuklarından bir yıl sonra Mevlana’yı zahir ilimlerinde (Müspet ilimlerde) daha da ilerlemesi için Şam’a gönderdiğini söyler.

Mevlana, Halep’te Hallaviye Medresesinde aynı zamanda şehrin yöneticisi olan Kemaleddin İbni Adim’den ders almıştır.

Mevlana’nın; Arap dili ve edebiyatı, Lugat, Fıkıh, Tefsir ve Hadis gibi ilimler başta olmak üzere akli ve nakli ilimlerden icazet aldığını söyleyen Sipehsalar, onun Şam’da Muhyiddin İbnü’l- Arabî, Sadeddin-i Hammuyi, Osman-ı Rumi (Türbesi Konya’da olup, Osman Rumi mahallesindedir), Evhadüddin-i Kirmani ve Sadreddin-i Konevi (Türbesi Konya’dadır. Kendi adıyla mahallede camiinin avlusunda yatmaktadır) ile uzun süre sohbet ettiğini belirtir.

Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled, bulunduğu ve yolculuğu sırasında uğradığı şehirlerde daima devlet adamlarının ve ilim erbabının teveccühünü kazanmış bir zattı. Anadolu Selçuklularının en güçlü sultanlarından olan Alaaddin Keykubad I, Konya’daki ikameti esnasında ona büyük hürmet göstermiş, hatta onun müridi olmuştu.

Diğer Selçuklu sultanları, Mevlana’ya da hürmet göstermiş hatta Rükneddin Kılıçaslan, Mevlana’nın müridi ve “Oğul” diye hitap ettiği kişilerdendi.

Kaynak: MEVLANA’NIN TEFEKKÜR DÜNYASI/ Kazım Öztürk/ Tebeşir yayınları)

Gönüllere girmek, dünyaca sevilen, sayılan, ölümünün ardından hiçbir zaman unutulmayan kıymet olmak böyle bir şey. İlme eğilen, edep deryasına dalar. Ölümü Şeb-i Arus yapabilmek, her insana nasip olmaz.

Demek ki; “hamdım, piştim, yandım” diyebilmek için Mevlana’ca bir hayat tarzını benimsemek gerekmektedir.

Mevlana

Gönüller Sultanı Horasan eri,
Kur’an’ın bendesi aşkın neferi,
Ölüm gelene dek bitmez seferi,
Hicrette görürsün pir Mevlana’yı!

Akarsu misali cömerttir hali,
Kusuru örtmede gece misali,
Şeb-i Arus bilir Hakka visali,
İlahi meşk ile sar Mevlana’yı!

Sinelere ışık saçardı her an,
Masiva duygudan kaçardı her an,
Muhabbetullahı seçerdi her an,
İslam’ın yolunda gör Mevlana’yı!

Mesnevi şah eser, cana şifadır,
Divan ve Mektubat ruha gıdadır,
Mecalis-i Seb’a gönle sefadır,
Fihi ma fihine sor Mevlana’yı!

Geçmek istiyorsan nur denizinden,
Kurtulmaksa murat nar denizinden,
Güllere vuslatsa har denizinden…
Namazda bulursun er Mevlana’yı!

Tevazu deyince onu ararsın,
İnsan sevgisini ondan sorarsın,
Gönül fethetmeyi onda görürsün,
Sevgiyle sararsın yar Mevlana’yı!

Kibir kapısını berk ettiğinde,
Nefs-i emmareyi terk ettiğinde,
Makam-ı mahmudu fark ettiğinde,
Hale hale aşkla ör Mevlana’yı!    (13 ARALIK 2023)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
Nis 15, 2024 15:26
Mar 26, 2024 23:32
Mar 22, 2024 23:48
Oca 24, 2024 12:15
Ara 9, 2023 00:28
Ara 2, 2023 00:52
Kas 7, 2023 00:10
Ağu 23, 2023 00:15
Haz 24, 2023 00:57
Haz 6, 2023 00:58