X. Mevlana Kongresi – Açılış Konuşması – Ekmeleddin İHSANOĞLU

A+
A-

AÇILIŞ KONUŞMASI

Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU

IRCICA Genel Direktörü

Sayın Vali, Sayın Rektör,

Selçuk Üniversitesinin değerli mensupları, ilim adamları, kıymetli misafirler.

Selçuk Üniversitesi tarafından düzenlenen bu önemli kongreye katılmaktan büyük şeref duyuyorum. Kültür tarihimiz içinde ve dünya fikir tarihinde müstesna bir yere sahip olan Mevlana Celaleddin Rumî’ye tahsis edilen bu kongre, birçok bakımlardan manâlı ve önemlidir.

Mevlâna’nın ismi, Konya ile özdeşleşmiştir. Yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada da bu iki isim, birbiriyle beraber anılır hale gelmiştir. Selçuk Üniversitesi’nin yıllardan beri bu konuya önem vermesi, Mevlana Celaleddin Rumî hakkındaki ilmî incelemeleri desteklemesi ve bu sahada ilmî toplantılar düzenlemesi takdire şayan bir husustur.

Kültür mirasının menbaı olan temel kaynaklara nüfuz edilerek burada evrensel insanî değerlerin keşfedilmesi, öğrenilmesi ve sonra da bütün dünyaya mal edilmesi, insanlığın kolektif hafızasını zengin, şümullü, faydalı ve kalıcı kılma yolunda büyük bir hizmettir. Bu amaçlarla yapılan araştırmaları bir araya getiren, bugün başlayan kongre gibi ilmi toplantıların artması ve artan bir ilgi görmesi, fevkalade gerekli ve memnuniyet vericidir.

Hakikatlere bu şekilde, objektif ilmin ve bilginin acısından bakar ve bunların yolunda ilerlerken, aynı zamanda esefle görüyoruz ki son günlerde Mevlana Celaleddin Rumî hakkında, bilimin vakar ve ciddiyetinin dışına taşan ve daha çok günlük paparazzi gündeminin seviyesinde yer alan tartışmalar yapılmaktadır. Bunu büyük üzüntüyle karşılıyoruz. Tabiatıyla Türkiye’de insanlar her konuda olduğu gibi bu konuda da yeni fikirler, farklı görüşler serdetrne ve bunları görüşme hakkında sahiptir. Bunu ilmi bilginin çerçevesi içinde yapan bilim adamlarına kimse herhangi bir tenkit yöneltemez. Ancak bu tartışmaların ciddiyet, vakar, objektiflik ölçüleri içinde, ilmî esaslara bağlı kalınarak ve sadece bilgiyi toplum yararına arttırma saikiyle yapılması gerekir. Kültürümüzdeki abide şahsiyetler arasında özel bir yeri olan Mevlana Celaleddin Rumî’nin bunun tamamen aksine bir üslupla ele alındığını görmek üzüntü vericidir.

Bu vesileyle belirtmek gerekir ki gerek Mevlana, gerekse tarihimizin diğer büyük şahsiyetleri elbette ki toplumun her kesimi tarafından tartışılabilir ve tartışılmalıdır. Tartışılmaması hatadır, hatta tartışılmasının önlenmesi de bilime ve kültüre saygısızlıktır. Ancak bu saygısızlığın başka bir tezahürü de bilimin ışığında, metodoloji ve serinkanlılık içindeki bir üslupla değil de, gelişigüzel fikirler ve ön yargılarla ele alınmalarıdır. Sırf ilgi uyandırmak saikiyle yapılan buna benzer girişimlere, maalesef kültür tarihimizin çeşitli sahalarında şahit oluyoruz. Peki bunlarla mücadele etmenin yolu nedir? Tabii ki bu kongre gibi ilmî faaliyetlerdir. Bunlar, hakikatleri öz kaynaklarından ve delilleriyle ortaya koyan çalışmaların bilinmesi ve bildirilmesi ve toplumun dikkatinin bunlara çekilmesi için en tesirli vasıta olacaktır. O bakımdan, inanıyorum ki Selçuk Üniversitesi’nin bu yöndeki katkıları bugün daha da büyük bir mana ve temellendirici bir mahiyet taşımaktadır. Ayrıca, bu kongreye sunulacak bildirileri ihtiva edecek olan bir kitabın yayınlanması da, gerek ilim camiasını, gerekse toplumumuzun diğer kesimlerini konu hakkında bilgilendirmek için çok faydalı olacaktır.

Bu arada, Selçuk Üniversitesi’nin sahip olduğu önemli bir arşivle ilgili bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim. Cumhuriyet dönemi tıp tarihi çalışmalarının mümtaz ismi rahmetli Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk’un Selçuk Üniversitesi Kütüphanesi’ne intikal eden kütüphane ve arşiv koleksiyonunun çok değerli olduğu bilinmektedir. Bu kütüphane ve arşivin envanterinin bir an önce çıkarılması ve kataloglarının hazırlanmasının, ayrıca, bu envanterle beraber, Feridun Nafiz Uzluk hakkında bu kongrede verilecek olan tebliğlerin ve onun hakkında devam eden çalışmaların bir araya toplanarak bir hatıra ki­tabı olarak yayınlanmasının çok faydalı olacağı kanaatindeyim.

Düşünce mirasını düşünmeye sevkedici bu ve diğer ilmî faaliyetlerini takdirle izlediğimiz Selçuk Üniversitesi’nin kıymetli rektörü Sayın Prof. Dr. Abdurrahman Kutlu’ya bu kongre vesilesiyle ve beni davet ettikleri için teşekkürlerimi sunuyor, üniversitenin başarılarının devamını temenni ediyorum.

Özellikle, Mevlana Kongresi’nin düzenleyicisi olan Selçuklu Araştırmaları Merkezi’nin Başkanı Prof. Dr. Haşim Karpuz’a teşekkürlerimi ve tebriklerimi ifade etmek isterim. Kıymetli üniversitenizin bütün mensuplarına bu vesileyle en iyi dileklerimi ve saygılarımı iletir, üniversitenin ilmî hizmetlerinin artan bir hızla gelişmeye devam etmesini temenni ederim. Kongreye katılan ilim adamları ve araştırmacılara başarılar dilerim.