Hayırlı Olsun, Saraybosna Mevlevihanesi açıldı…

A+
A-

Saraybosna’ya hakim bir tepede, tarihi Sarı Tabiya’nın hemen altında ve Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç’in kabrinin de bulunduğu Kovaçi Şehitliği’ne 50 metre uzaklıkta bulunan tekkenin açılışı için düzenlenen törene, Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TİKA Başkanı Serdar Çam, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Saraybosna’nın Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç, Konya Selçuklu Belediyesi Meclis üyeleri, Konyalı milletvekilleri ile çok sayıda yetkili ve vatandaş katıldı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, tekkenin açılışında yaptığı konuşmada, bu manevi ve tarihi mekanda, şehitlerin ve Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ile tarihleri, asırları aşarak bir geleneğin bu günlere taşınmasına vesile olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin huzurunda bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Tarihi tekkenin yeniden açılması nedeniyle Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olarak büyük gurur duyduğunu ifade eden Davutoğlu, ”Bu güzel eser Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Cumhuriyeti arasındaki ezeli ve ebedi dostluğun bir nişanesi olarak inşallah ebediyete kadar burada kalacak” dedi.

Bir Konyalı olarak ve bir Saraybosna aşığı olarak ayrıca bu eserden gurur duyduğunu vurgulayan Ahmet Davutoğlu, ”Çünkü medeniyetimizin Anadolu’daki ve Rumeli’deki bu 2 büyük abide şehri, bu eserle yine ebediyete kadar bağlanmış oluyor” diye konuştu.

-”Gönülden gönüle konuşanları için tercümana ihtiyaç olmaz”-

Davutoğlu, Saraybosna’ya önceki yıl Ramazan Bayramı için geldiğini ve burada onbinlerce insanın bulunduğu bir etkinlikte yaptığı konuşmayı hatırlatarak, şunları kaydetti:

”Binlerce kişiye Türkçe olarak ‘eğer insanlığın kurduğu bütün şehirler yıklımış olsaydı ve geriye sadece Saraybosna kalmış olsaydı, Saraybosna üzerinden insanlık tekrar inşa edildirdi’ dediğimde o binlerce kişi daha Boşnakça’ya tercüme edilmeden tekbirlerle ve alkışlarla bu cümleyi karşılamışlardı. O zaman bir öğrencim ‘Hocam, bu Boşnaklar ne zaman Türkçe öğrendi, çünkü tercüme edilmeden alkışladılar’ dedi. Ben de dedim ki ‘Eğer biz dilden kulağa konuşmuş olsaydık o zaman tercümana ihtiyaç olurdu. Gönülden gönüle konuşanlar için tercümana ihtiyaç olmaz.”

Konyalılar’ın asırlarca Saraybosnalılar’la gönülden gönüle konuştuklarını ifade eden Davutoğlu, ”Biz Türkler asırlarca Boşnak kardeşlerimizle gönülden gönüle konuştuk ve ebediyete kadar gönülden gönüle konuışacağız. Bunu kimse engelleyemez” dedi.

Birbirlerini görmese dahi, aralarında asırlar geçse dahi hep gönülden gönüle konuşan şahsiyetlerin olduğuna işaret eden Davutoğlu, Mevlana Cellalettin Rumi ve ondan asırlar sonra onun felsefesini, onu derinliğini bu asra çok zor şartlarda yansıtan Aliya İzzetbegoviç’in gönülden gönüle konuşan büyük şahsiyetlerden biri olduğunu belirtti.

Davutoğlu, ”Ben her iki büyük şahsiyetin de kendimi manevi talebesi gören birisi olarak bugün Aliya İzzetbegoviç’in manevi huzurunda, mezarının hemen yanı başında binlerce şehitle birlikte, Mevlana Cellaleddin-i Rumi’nin bu mekanının hizmete giriyor olmasını da büyük bir huzur içinde karşılıyorum. Allah emeği geçenlerden razı olsun” diye konuştu.

-”Mevlevihane geleneğini yaşatanlar savaş döneminde Saraybosna’da olsaydı…”-

Davuoğlu, Saraybosna’nın 19120’lı yıllarda kuşatma altında bulunduğu sırada Malezya’da öğretim üyesi olarak görev yaptığını ve onbinlerce kilometre uzakta hep Saraybosna etrafındaki dağları hayal ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Hep Saraybosna’nın o mazlum kardeşlerimi, işgal altındaki Saraybosna’yı hayal eder ve ‘inşallah bir gün orada bulunmayı nasip eder Cenab-ı Hak’ diye dua ederdim. O zamana kadar Saraybosna’yı hiç görmemiş olmama rağmen, emin olun rüyalarımda hep Saraybosna’yı görürdüm, belki Konya kadar, ondan daha fazla Saraybosna’yı görürdüm ve hamdolsun bugün, şehitlerimizin bu vakur mezar taşlarının hemen yanında bu şehre saldırılan tepelere özgürlük içinde, Rumi’nin mekanından o sniperların halka ateş açtığı tepelere bakıyoruz. Eminim Mevlana ve Mevlevi geleneğini yaşayan üstatların, 1462’den beri Saraybosna’da mesnevihane, mevlevihane geleneklerini sürdüren şahıslar, savaş sırasında burada olsalar o tepelere bakar ve o sniperlara o zalimlere dahi döner ve, ‘ne olursan ol gel, bizim makamımız ümitsizler dergahı değil’ derdi ve zalimleri dahi vicdana, adalete ve hoşgörüye davet ederdi.”

Onurlu Saraybosna halkının öldürüldüğünü, acı çektiğini, ancak nefret etmediğini vurgulayan Davutoğlu, bu halkın kin gütmediği ve kalbini herkese açtığı ve bunun Saraybosna halkının mevlevi ve mesnevi geleneğine ne kadar sadık olduğunun bir göstergesi olduğuna işaret etti.

Tekkenin birçok kere yıkıldığını ve yeniden inşa edildiğini anımsatan Davutoğlu, bunun şehrin kurucusu İsabey İshakoviç’in tekkeninin kuruluşunda ettiği duanın kabul olduğunun göstergesi olduğunu dile getirdi.

Bu tarihi mekanın yeniden açılması esnasında sonraki nesillere ”bu mekanın burada ebediyete kadar yaşaması gerektiği” mesajını veren Davutoğlu, ”Ola ki zalimler gelir bu mekanı yıkarlarsa, onların üzerine emanetimizdir ki tekrar yapıla ve kıyamete kadar burada Kur’an ve onun tefsiri Mesnevi okuna” diye konuştu.

Davutoğlu, Selçuklu Belediyesi’ne ve TİKA’ya tekkenin yeniden inşa edilmesine verdiği katkılardan dolayı teşekkür etti.

-Bakir İzzetbegoviç ve TİKA Başkanı Çam’ın konuşması-

Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç de Türkiye’nin her alanda bir dünya gücü olduğuna işaret ederek, gerek Bosna Hersek’te gerekse diğer bölge ülkelerindeki etkisinin her geçen gün arttığını söyledi.

İzzetbegoviç, şunları kaydetti:

”Türkiye gözümüzün önünde her geçen gün sürekli büyüyen bir dünya gücü oluyor. Burada üniversiteleri var, bizlere eğitim veriyorlar. Camilerimizi, köprülerimizi onarıyorlar. Ayrıca, burada son derece başarılı haber ajansları var. Bu şehirde barış hakim olsun. Türkler ile Bosnalılar arasındaki dostluk uzun yıllar devam etsin. Bu tekke, çatısı altında iyi ve inançlı insanları bir araya getirsin.”

TİKA Başkanı Serdar Çam ise yaptığı konuşmada, Bosna şehitlerinin, merhum Aiya İzzetbegoviç ve Mevlana Cellaleddin-i Rumi’nin manevi huzurunda bulunarak böylesi bir açılış töreninde bulunmak ve böylesi bir yapıya katkıda bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

TİKA olarak böyle bir projede yer almaktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Çam, projede yer alan Selçuklu Belediyesi ile Saraybosna Stari Grad Belediyeleri’ne de teşekkür etti.

Çam, tekkenin yeniden inşa edilmesi konusunda çalışmaların organizasyonunu üstlenen TİKA Saraybosna Koordinatörülüğü’ne de ayrıca teşekkür etti.

Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ise, tekkenin 1462 yılında inşa edildiğini, 1600’lü yıllarda yıkıldığını ve yeniden 1781 yılında yaptırıldığını belirterek, ”Bu tekke 1951 yılında yeniden yıkıldı, ancak yeri değiştirilerek yeniden Saraybosna’ya hakim tepede inşa edildi. Bu tekkenin yapımına verdiğimiz destekten dolayı da çok mutluyuz” dedi.

Konuşmaların ardından Davutoğlu, İzzetbegoviç ve beraberindekiler tekkeyi gezdi ve yetkililerden bilgi aldı.

Açılış töreninin ardından, Postnişin Ö. Tuğrul İnançer tarafından, Mesnevi dersi yapıldı.

”Balkanlar Mevlevihane Araştırma Merkezi” olarak bundan böyle hizmet verecek ve Hacı Muyaga Vakfı tarafından işletilecek tekkede, Mesnevi dersleri, Mesnevi’nin Türkçe ve Boşnakça çevirileri ve kültürel etkinlikler yapılacak.

ETİKETLER: