Sempozyum 2. gün

A+
A-

Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Günümüzde Yurt İçi Mevlevihanelerinin Durum ve Konumları” konulu sempozyumun değerlendirme ve kapanış bölümünde, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, mevlevihanelerdeki restorasyon çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.

Mevlevililğin, Mevlana Celaleddin Rumi’nin ölümünden sonra oğlu Sultan Veled’in Konya’da babasının düşüncelerini sistemleştirip, kendine özgü kurallar oluşturmasıyla ortaya çıktığını, belirli kuralları olan tarikatın adına Mevlevilik, dergahlarına da mevlevihane denildiğini ifade eden Ertem, günümüzde mevlevihanelerin semahane kısımlarının genelikle cami olarak kullanıldığını anlattı.

Ertem, sorumluluğu Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olan mevlevihanelerin bakımının üstlenildiğini vurgulayarak, “Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 2000 yılından bu yana 29 mevlevihanenin 22’sinin restorasyonu tamamlanmış, 3’ünün onarımı devam etmektedir. Mevlevihanelerin onarımı için de bugüne kadar 24-25 milyon lira civarında bütçe ayrılmış, onarılanların 3’üne müze fonksiyonu verilmiştir” diye konuştu.

Mevlevilik ile cami, sema ile namazın birbirinden ayrılmaması gereken unsurlar olduğunu belirten Ertem, şöyle konuştu: “Ne yazık ki mevleviliğin merkezi dediğimiz Mevlana Müzesi’nde semahane bölümü halen müze olarak kullanılıyor. Semahane bölümünde mihrap yerinde duruyor ve müze olarak faaliyet gösteriyor. Mevleviliğin camiden, semanın da namazdan ayrı düşünülemeyeceği tezinden hareketle Osmanlı döneminde olduğu gibi Mevlana hazretlerinin yaşadığı dönemde olduğu gibi orada namaz ibadetinin ifa edilmesi gerekiyor. Dışarıdan mevlevilikle alakalı araştırma yapanların ilk uğrak yeri Konya’dır, Burada sadece semaya takılıp kaldıklarından, mevlevilikle ilgili eksik bilgilendirme oluyor. Halbuki mevlevilik içerisinde namaz ibadeti de vardır. O nedenle de o bölümde bir taraftan sema yapılırken diğer taraftan da namaz kılındığını, bu gelen insanlar görebilmeli. Mevleviliği araştıranlar bu inanç ve kültür içerisinde mutlaka namazın da olduğunu bilmeli. Aksi takdirde sema ile alakalı önceki oturumda bir hocamızın ifade ettiği folklorik bir yapıya dönüşmesi gibi tehlikeli gidişlere sebep olunur ki bunun da önünün alınması lazım. Eğer namazla bütünleştirilebilirse kanaatim odur ki daha çok yozlaşmasına sebep olan folklorik bir yapıya dönüşmesine sebep olan gidişat da engellenir.”

Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabey Kılıç, Mevlana’nın ve Hocası Tırmizi’nin hatıralarının yaşatılması için, Kayseri Mevlevihanesi’nin aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesini istediklerini söyledi. Kayseri Mevlevihanesi’nin uzun yıllar önce yanlış müdahaleler sonucunda yok olduğunu ifade eden Kılıç, Mevlevihanenin yeniden tesisi için harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.

Kayseri Belediyesinin Selçuklu mirasıyla ilgili son derece güzel çalışmalar yaptığını vurgulayan Kılıç, “Selçuklu Mirası Müzesi kurulma çalışmalarında bir hayli yol alındı. Dileğimiz, Hz. Mevlana’nın Kayserili Hocası Burhaneddin Muhakkık-ı Tırmizi’nin şehrinde, tarihte yıkılıp yok edilen Kayseri Mevlevihanesi’nin yeniden inşası… Üniversite olarak bu konuda gerekli bilimsel desteği vermeye hazırız” diye konuştu.

Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabey Kılıç, Mevlana’nın ve Hocası Tırmizi’nin hatıralarının yaşatılması için, Kayseri Mevlevihanesi’nin aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesini istediklerini söyledi. Şimşekler, Kayseri Mevlevihanesi’nin bir an önce aslına uygun olarak yeniden kendi yerinde veya sembolik olarak Tırmizi’ye yakın bir yerde inşa edilmesi çalışmalarına, her türlü bilimsel desteği vereceklerini dile getirdi.

Sempozyum da ayrıca, Esin Çelebi Bayru, Prof. Dr. Mustafa Kara ve Prof. Dr. Baha Tanman da mevlevilik ve mevlevihanelerle ilgili sunum yaptı.

Sempozyuma, Konya Valisi Muammer Erol, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel ile öğretim üyeleri ve vatandaşlar katıldı.