Makale 84

A+
A-

Makale 84

Bu makale şu hadisi şerifi izah edecektir:

“El-iman küllühü zevkun ve şevkun” “İman, zevkle şevkten ibarettir.” İmanın aslı ancak zevk ve mesttir. Bir zahit ki imanından zevk duymuyor, onu ölü say! Her ne kadar diri görünse de. Çünkü onda hakiki ruh yoktur. Onu diri gösteren, hakiki ruhun ona aksetmiş olan gölgesidir. Nasıl ki güneşin ışığı evi aydınlatır, cahil olan onu evin kendi aydınlığı zanneder. Bilmez ki emanettir, güneşin ışığının yansımasıdır.

Bu makale şunu da bildirecektir. Nefis ile dünya insanı aldatır, hile ile kendilerini dost gösterirler. Şehvetlerle, güzellerle, tatlı yağlı yemeklerle kendilerine bağlarlar. Cahil insanlar bunları kendi haklarında hayır ve menfaat zannederler. Bilmezler ki zarar üstüne zarardır. Nitekim kötü bir adam temiz bir çocuğu para ile riya ve tatlı dille ikna ederek lekeler. Çocuk cahillikle kendine yapılan bu tevazu ve ihsanı hakkında nimet ve muhabbet eseri zannederek aldanır, fakat onun fenalığını rüsva ve kötü isimli olduktan sonra anlar. Babası veya hocası onu döverek, sıkıştırarak ilimleri öğrenmekle meşgul ederler. Bunlar da başlangıçta çocuğa fena ve acı gelir ve düşmanlık görünür. Fakat bunların da dostluk ve şefkat eseri olduğunu sonradan anlar. Ahiret hâlleri de böyledir.


(SAYFA 236) İmanın aslı zevk ve şevkten ibarettir. O cihan ki orada ne üstünlük vardır, ne taht. Cenabı Peygamber “El-iman zevkun ve şevkun” buyurmuştur. Acırım o kimseye ki onda aşk ve şevk yoktur. İnsanda aşk olmazsa, onu ölü bil! Yeryüzünde bulunuyorsa da

6140

onun vücudu sağ olsa da ruhu ölüdür. Hararetli görünse de donmuştur. Onun sağ görünmesi kalp akçenin dış görünüşüne benzer. Nihayet foyası meydana çıkar. Onda değer arama! Hayvani ruh onda emanettir. Kanal içinde akıp giden su gibi. Ondaki can değil, canın yansıyan ışığıdır. Yansımadan doğan hayat, geçicidir. Çünkü ışığın yansıması ışığın varlığıyla mümkündür. Işık gidince aksi de kalmaz.

6145

O evdeki (aşksız vücuttaki) şule iğretidir, ondan sürekli fayda da mümkün değildir. Çünkü ışık güneşle beraber döner dolaşır.

Haydi, o güneşi ışık gibi sen de takip et! Tâ ki karanlık içinde kalmayasın, Yusuf gibi, atıldığın kuyudan çıkmaya bak! Üzerine bir anne şefkatiyle titrediğin bu düşman nefsinin mevcudiyeti kuyuya benzer. Çabuk çık ki orada bir şey yoktur. Sakın! Onun kandırmacasına aldanma.

6150

Çünkü seni kandırma ve hile ile bir kuş gibi aldatarak tuzağı sana yuva gibi gösteriyor. Kendini sana sığınak olarak gösteriyor. Tâ ki orada candan ikametgâh kurasın. Sana der ki: “Bu tatlı yemeklerden ye! Halkın malını haksız yere al ki zengin olasın! Yemeklerden gıda ve kuvvet almıyor musun? Servet, sana riyaset ve ululuk vermiyor mu? Emin ol ki ben sana babandan da akrabandan da hayırlıyım. Başkasına inanırsan yanarsın.”

6155

Sana onun sözleri akıllıca görünür. Bundan dolayı daima ona yâr olursun. Fakat bir de enbiya ve evliyayı dinle: “Nefsin en büyük düşmanındır.” diyorlar. Sakın, hilesine aldanma ki o, düşmandır. Can bağı ve can fidanı içine yerleşmiş kurttur. Öyle bir yol kesicidir ki daima ayağına yüz sürer, her zaman yeni yeni işvebazlıklar gösterir. O işveleri tuzağa konulan tane bil ki seni kuş gibi tutmak içindir.

6160

Tıpkı bir Luti gibi: “Saf bir çocuğa der ki “Ey güzel gözlü çocuk, sen benim yanımda aydan daha parlaksın.” Ona altın ve gümüş saçarak baştan çıkarır. Nihayet, onu kuş gibi tuzağa düşürerek kullanır ve adını kötüye çıkarır. Çocuk bu aldanıştan dolayı sonunda saçlarını yolar, elleriyle başını ve bağrını döver. Baba öğüdü ona acı görünür, onu eşekçe reddeder.

6165

Sonunda hepsinin ters olduğunu gönül aynasının pası silindiği zaman görür, gaflet uykusundan uyandığı zaman, sahte para ile gerçek parayı anlar. Babasının, kendine fena görünen öğütlerinin kıymetini takdir etmeye başlar (bade harabül Basra)1. Yol kesici nefsin sözleri de böyledir: “Lutinin iğfalkar sözleri gibidir” ki seni yemek, uyumak, mal ve kadın gibi hoş gelen şeylerle (SAYFA 237) yolundan alıkor, sakın hilesine aldanma, semtine uğrama!

6170

(Tekrar ediyorum) Sakın hilesine aldanma! Onun elinden kurtulmak kolay değil, çok güçtür. Enbiya sana baba gibi öğüt verir, çünkü onlar senin hâline elvereceği senden iyi bilirler. Sana anne ve akrabandan daha şefkatlidirler. Her ne kadar teklifleri nefse ağır gelirse de o ateşe girersen tazelik bulursun. Sefana sınır, son olmaz. Evliyanın acı öğütleri, neticede Hüsrev’le Şirin’in kavuşmalarından daha tatlı gelir.

6175

Onların nasihatleri seni zindandan kurtarır, nefis kuyusunun derinliğinden sıçratarak çıkarır. Sana ilk önce nefsin öğütleri hoş görünür, fakat sonunda seni sihirle bağlar, hapse atar. Sana Hazreti Peygamber vaktinden evvel her şeyi söylemiş, din yolunu temizlikle göstermiştir.

Notlar

  1. Basra harab olduktan sonra.

 


 

ETİKETLER: