Makale 14

A+
A-

Makale 14

Bu makale evvela şu hadisi şerifi tefsir edecektir: “El-cu’u taâmullâhi yuhyî bihî ebdâne’s-sıddîkîn (Açlık, Allah’ın sıddıklarına ziyafetidir.)” Onların vücutlarını açlıkla diriltir. İkinci olarak, “Hutveten ve kad vasal”1 hadisi şerifi hakkında açıklama yapılacaktır

Üçüncü olarak da şunu anlatacaktır: Evliyaya ne gelirse gelen ona yardımcı olur. Evliyadan başkasına perde olur, engel oluşturur. Tıpkı bir muma veya hafif bir ateşe dokunan rüzgârın o ateşi derhâl söndürmesi, tutuşmuş bir ormana isabet eden rüzgârın ise ateşi söndüremediği gibi daha da şiddetle alevlenmesine yardımcı olması gibi. Yiyip içme de böyledir. Yiyip içme, sağlıklı kişi için gıda ve kuvvet olur, hastaları ise rahatsız eder.


Resulü Ekrem efendimiz buyurmuşlar ki: “Cenabı Hak sadıklar için açlık kaynağından yemek hazırlamıştır.”

Onların canları, tenleri o yemekle gıdalanır. Fakat bu, evliyayı kirama mahsustur.

6120

Öyleyse ey mürit, nimeti açlıkta ara! Tâ ki bu uzun ve çetin yolu katedebilesin. O taam (açlık taamı) sana her aşamada kuvvet verir. Sonunda kâinatın üstüne ayak basarsın. Ey salik! Hüda’nın aşkıyla din padişahı olursun. Oraya ayak basmakla, dünya ve ahiret muradına kavuşursun! “Hutvetâni kad vasal”2 nakdin olur, çünkü Hak ile sıkıntısız anlaşmaların olur. İki adımından biri dünya, diğeri ahrettir; ikisi de senin için saadet getirir.

695

Hak sarhoşu ol, şarap sarhoşu olma, çünkü o, içkilerin en hayırlısı, şarap ise en şerlisidir. Bade, Hak’tan gelen can şarabıdır. Cesede gıda veren şarap değildir. Dünya ehline haram olan herhangi bir şeyi, evliyayı kiram yerse helal bil!

Vasıllar için hiçbir şeyi haram bilme! Onlar hamlıktan kurtulmuş, tamam pişmişlerdir. Kâmillerin yediği, helalden başka bir şey olmaz. Çünkü onlarda celâl nuru dolaşır.

700

Yiyecek onlara ilim ve irfan olur. Vücutlarına giren her şey aşk olur. Ayakları doğru yolda metin adımlarla yürür.

Âşık olan mert, hiçbir şeyden eksilmez. (Onları mertebesinden düşürecek bir günah yoktur.) Rüzgâr, az ateşi söndürür, fakat çok ateşi söndüremez, daha ziyade kışkırtır. Çıra rüzgâra karşı koyamaz. Fakat tutuşmuş bir orman bilakis rüzgârdan kuvvet alır.

(SAYFA 32) Yangın ormanı sardıktan sonra kasırga da olsa söndüremez, bilakis daha ziyade alevlenmesine hizmet eder.

705

Böyle büyük yangınlara rüzgâr da yardımcı olur. Çeşmelerin ırmağa yardımı gibi. Zehir, gönül adamları yanında şeker olur. Milletin altınları iksir yanında bakır olur. Ruhu ölmüş olan ondan (ehli dilden), ebedi hayata erişir, akılsızlar derhâl uslanır. Anadan doğma köre göz verir, kederlileri o şarap ile neşelendirir.

Nasipsizlere nasip, dertlilere deva bahşeder.

710

Akla gelmeyen anlayışlar, hayale sığmadık lütuflar ihsan eder. Sen gönül ehlini gene toprak ehli (cismani) bil ki sana ehlidillerden bir koku gelsin. Gönül ehline hayırdan şerden bir zarar gelmez, denize dalsa etini ıslatmaz. Belki denize at sürse toz kaldırır. Onun ruhu küfürden, imandan, bu mertebelerden daha yüksektir.

Ondan ne isterse hemen bulur.

715

Derya, leşten pis olur mu? Hiç leş yiyen Anka gördün mü? Anka, ezkaza leş yese bile onun hâlini bilenler yanında dereceden düşer mi? O gene Kaf Dağı üzerindeki Anka’dır. Saf derya bir hayırsızlık yüzünden bulanır mı?

Nasıl ki Mevlana efendimiz, o büyük mükemmel ilim sahibi zat buyurmuşlardır: “Eğer veli zehir yerse bal olur fakat bir talip yerse budalalık eder.

720

Bir kâmil toprak gönderse altın olur. Bir nâkıs altın tutsa kül olur. Bir illetlinin tuttuğu her şey de illetli olur fakat bir kâmilin küfrü bir millet (bir din) olur. Kâmilin yanına gelen cehalet, ilim olur; nâkıstaki bilgi, cehalet sayılır. Sende Nemrutluk var, sakın ateşe girme (yanarsın). Girmek istersen evvelâ İbrahim ol!” Onları burada düzenledim ki halka bu mana açılsın.

725

Yağlı, tatlı yemekler hastayı öldürür. Çünkü yediği anda hastalığı artar. Fakat sıhhati, neşesi yerinde olan kimsenin böyle yemeklerden kuvveti artar, hastalığı bertaraf olur. Birine zehir olan, diğerine şeker olur. Birine nur olan, ötekine nâr olur. Susuz kişiye tatlı su gibi lezzetli gelen şey, başka birine, asilere edilen azap kadar acı gelir. Dikenle gül bir sudan gıda alarak meydana geliyor. Fakat ne birbirinin aynıdır ne de aralarında benzerlik vardır.

730

Aynı sudan dikenin dikenliği artar, goncadan gül ortaya çıkar. Her ikisi de aynı gıda ile beslendikleri hâlde ne olacaklarsa o olurlar. Yaş, kuru, iç, dış, yiyecek ve içecek ve bütün nimetler böyledir. Birinde küfür olan diğerinde din olur. Eğer aklın varsa bu sırrı anla! Tâ ki bu anlayış seni şekilden (zahiri benlikten) kurtarsın.

Allah adamı ne yapsa haktır. Onun küfrü de Allah’ın dinine dâhildir. (SAYFA 33)

735

Onun kararıyla eğrilikler doğruluk elde eder, onun icadıyla küfürler iman olur. Hisler bakıra benzer:

Onun aşkıyla altına dönüşür. Onun gözünde kıymetli bir kimya vardır ki baktığı kabuklar iç olur.

Onun kudretine ağır gelecek (gücünün yetmeyeceği) bir şey yok. Onun hâlinin ayrıntısı açıklamaya sığmaz. Ey peder! Her ne dedimse ve her ne dersem o cevher hazinesinden bir miktar bile olmaz.

740

Bunlar sayısız harmandan bir arpa tanesi bile değildir. Yazık ki o din adamı da din gibi garip kaldı. Âşıkların dini Hakk’ın visali, kalpleri de onun cemalidir. Onların dini bütün dinlerin sırrıdır. Onun yanında diğer dinler ayna gibidirler. Onların küfrü halkın (avamın) dininden iyidir, o ipekli taze elbise, bu eski püskü hırkadır. Onların küfrünü bilseydin nerede ve nasıldır, anlardın ki onun yanında her din kıymetsizdir.

745

Büyüklerin ziyanı ve iflası, küçüklerin kârından, zenginliklerinden iyidir. Padişahın iflası hâlinde çoluk çocuğuna yetecek kadar malı mülkü bulunur. Onların sayısı ister yirmi olsun, ister otuz, ister kırk, ister daha fazla olsun, sıkıntı çekmeksizin yaşarlar. O evden değersiz bir parçayı veya bir malzemeyi mezada çıkarsan, yüz tacire ve belki daha fazlasına sermaye olacak kadar bedel tutar.

Bu artık herkesçe kabul edilmiştir.

750

Böyle aşkın da küfrünü doğru bil! Çünkü bütün dinler ona baş eğerler. O, zenginlerden de zengindir, belki bütün âlem ondan ibarettir. Âlem halkı onun deryasından bir damla (katre), onun güneşinin nuru yanında bir zerredir.

Notlar

  1. “Bir adım attı ve ulaştı.” anlamına gelen bu ifadenin yanına mütercim “Bu hadisi kitaplarda bulamadım onun için manasını izah edemedim.” şeklinde bir not düşmüş.
  2. İki adım attı ve ulaştı

 

ETİKETLER: ,