Makale 10

A+
A-

Makale 10

Bu makalede şu açıklanacaktır:

Esas olmayan ve fani suretler ayna olursa, asıllar ve baki olan manaların da ayna olacakları apaçık ortadadır. Bundan dolayı Resulü Zişan efendimiz “Mümin müminin aynasıdır.” buyurmuşlardır.

Ve şu da takdir olunacaktır ki insanın ruhu saf ve berrak bir suya benzer. Fena fikirler de o suyun yüzünde bulunan çer çöp ve süprüntü gibidir ki suyun güzelliğini örten perdedir. Ne zaman ki (SAYFA 25) insan dünya meşgalelerinden kendini temizlerse cananın cemalini görür. Onu görünce artık dedikodular ona zahmet verir ve örtü olur. Eğer fikirde uyum görülürse, o, ruhun güzelliğinden ve letafetindendir.


Suret nakşının aynası demirden olacak olursa, elbette can nakşının aynasının daha güzel, daha kıymetli olması gerekir.

O aynada ten yüzünün nakşı görülür fakat bunda Cenabı Bari’nin nuru seyredilir. Canın, ruhun aynası mümindir ki onda canın yüzü görülür.

530

Cenabı Peygamber efendimiz: “Mümin müminin aynasıdır.” buyurmuştur. Ey mümin, bunu zevkle, şevkle dinle!

Tâ ki yüreğinde canın güzelliğini göresin. Her ne kadar canın güzelliği bu gözle görünmezse de.

Lâkin nişansız olan Zü’l-cemal, nişan içindedir. Nişan içinde nişansızı gör de canının içinde sakla!

Hayat suyu, gerçi surette nişansızdır, görünmez fakat ırmak suyu gibi daim akmaktadır.

Fikirler o suyun üzerindeki pislikler gibidir. Canın güzelliğini görmeye engel olur.

535

Fakat her fikir böyle değildir. Havasın (seçkinler) fikirleri ise can demektir. Saf suyu bulandırmaz.

Abdalın (evliyanın) fikirleri canın kendisidir, belki ruh hastalıklarının dermanıdır. Nakış görünür ama nakış değildir, ruhun rengidir. İyi bak! Ey yüce kişi! Akarsuyun üzerindeki nakışlar (dalgalar, kabarcıklar, çizgiler) suyun kendisi değil midir?

Akan suyun yüzünde her nefeste bin türlü çizgiler, titreşimler oluşur.

540

Sana nakış görünen o şeyler ırmağın bizzat kendidir. O hâlde nakışları da ırmağın kendisi bilmelidir.

Tenden ve nakıştan doğan fikirler yok mu, işte suyu kirleten süprüntüler onlardır. Su, bu pisliklerin altında örtük kalır. Böyle fikirleri gönlünden sök at!

Tâ ki canın cemali tertemiz olarak görünsün. Ne mutlu o cana ki bunu dinledi ve kendini artık eksik şeylerden temizledi, nihayet, kendini örtüsüz olarak seyretti.

545

Kendini bir testi su farzet! Fakat ırmağa testisiz gel, karış ki kendini bulduğunu açıkça göresin, can arışını (çözgü) gönül argacından (atkı) anlayasın. Bu ve benzeri yüzlerce özellik, senin özelliklerindir, senin saf denizinden bir damladır. Bundan sonra kendi özelliklerini dinle, kendi saf suyundan iç ve içir!

Nasihatlerimi canıgönülden dinle ki rengi, kokusu olmayan bir makama eresin,

550

Bizim öğütlerimiz ayaklardaki bağları çözer. Bizim öğüdümüzü dinleyen ve sözlerimize kulak veren kişiye ne mutlu. O kimse, ateş hararetine muhtaç olmaksızın kaynar, onun ateşi canının içinde gizlidir. İnsan ile cinin cisimlerindeki ruhun gizli olması gibi, şarap da ateşsiz kaynayarak saf lâl gibi parlamıyor mu?

Eğer şarabın içinde ateş saklı olmasaydı, köpük içinde kaynayabilir miydi? (SAYFA 26)

555

Ateşle suyun bir kapta birleştiğini hiç gördün mü?

Ateş de o, su da odur. Ne kadar garip değil mi? Cenabı Hakk’ın ilginç sanatının sonu olur mu?

Şarap, içindeki ateşle diridir. Asıl istenen dost dirisi olmaktır. Aşk şarabı taliplerin mürekkebidir, aşk sırrı saliklerin hemdemidir. Bâde iç, bâd (rüzgâr) ölçme! (Yani hevânın rüzgârına kapılma!) Biri neşe, biri kederdir.

560

Şarap, içindeki gamı kederi siler süpürür; ruhun neşesini artırır. Dünyadaki bâdeyi hevâ bil!

Bağdan bostandan hoş koku getirdiği gibi, fena koku da getirir. Ahmakların içindeki şarabın hâli ve şanı budur ki ondan kötülük, tatsızlık, dert ve gam doğar. Akıllının şarabından faydalar meydana gelir. Akıllı kişi, şaraptan lezzetli meyveler, türlü türlü güller, nesrinler verir.

565

Öyle ki onları güz mevsimi soldurup bozamaz, onun meyveleri de, çiçekleri de kalıcıdır. Fakat cahilin içindeki şarap böyle değildir. Ondan meydana gelen her şey kendi gibi pistir, kirlidir. Nasıl ki Cenabı Mevlana efendimiz Mesnevi’sinde buyurmuştur, dikkatle dinle! Bâde herkeste aynı tesiri göstermez. Edepsizi daha ziyade edepsiz eder.

Badeyi içen akıllıysa, daha akıllı; kötü huyluysa daha kötü huylu olur.

570

Fakat insanların çoğu fena ve ayarsız olduğundan şarabı çoğunluk için haram kılmışlardır. Çünkü hüküm, galibe göredir. Çünkü fena insanlar daha çoktur, böylelikle yol kesicilerin ellerinden silahları alınmış olur.

Bu beyitleri kendi beyitlerime uyarladım ki şarabın yasaklanmış ve kötü olduğu bilinsin!

Şeriatte şarap, kayıtsız şartsız haramdır. Gerek seçkin, gerek halk herkese…

“Bazıları hakkında helaldir” diyenlere kulak verme! Onların tuttukları yol, azgınlık ve şaşkınlıktır.

575

Âşıkların şarabı aşktır; üzüm şarabı fasıkların gıdasıdır. Âşk, manevi meyvelerin özüdür; bade, yolundan sapmış bir nimetin (üzümün) öz suyudur. Aşk, ruhun şarabı (neşesi) dır. Üzüm şarabı cisme, cismanilere aittir.

Aşk şarabı ile mest olanlar, Allah’tan başka her şeyden kaçarlar. Hakk’ı talep yolunda durup dinlenmezler, dertlerini Hak’tan başkasına açmazlar.

580

Âlemde ondan gayrı mevcut görmezler. Ruhları elsiz ve ayaksız olduğu hâlde daimi secdededir. O Kâbe’ye gider fakat orası onun yeri değildir. İltica edecekleri kıble ancak Cenabı Hak’tır. Yokluk cihanında seyrederler. Bir can verirlerse binini alırlar. Bir taneden bir harman kaldırırlar, bir taneden yüz batman kazanırlar. Onları sakın bu mahlûklardan sanma, onlardan mesela küfür bile baş gösterse onu en kutlu iman bil.

585

Çünkü onlar daima canıgönülden Hak talipleridir. Hakk’ın elinde çevgene tâbi topa benzerler.

(SAYFA 27) Onların her hâl ve hareketlerini Hak’tan bil, kendilerinden değil. Böyle hâl ve hareketlere iyilik kötülük sığar mı?

Aşk-ı İlahi, bir seldir. Onu (âşıkı), suyun saman çöpünü götürdüğü gibi farkında olmadan götürür. Saman çöpünün gidişini kendinden bilme! Sudan bil. Çünkü o çöp gittiği yoldan, varacağı menzilden haberdar değildir.

Bu gidişte Hak’tan başkasını görme! Eyeri ve eyer takımlarını yürüten attır.

5120

Hak yolunda fani olanın canı Hak’tan bekaya erer ve canı Hakk’a kavuşur.


 

ETİKETLER: ,