TAKDİM

A+
A-

TAKDİM

Hz. Mevlâna’nın öğretileri üzerine kurulan Mevlevîliği müesseseleştiren Bahâeddin Sultan Veled, 25 Nisan 1226’da Karaman’da dünyaya gelmiştir. Hz. Mevlâna, Semerkandlı Şeyh Şerefüddin’in kızı Gevher Hatun’la evliliğinden dünyaya gelen çok sevdiği oğluna “Sultânü’l-Ulemâ” (Âlimler Sultânı) olarak anılan babasının adını vermiştir.

Hz. Mevlâna’nın, babasının vefatından sonra Seyyid Burhâneddin Muhakkik Tirmizî’nin manevî terbiyesine girmesi gibi, Sultan Veled de, babasının Cenâb-ı Hakk’a vuslatının ardından Çelebi Hüsâmeddin’e tâbî olmuş; ancak Çelebi’nin vefatından sonra babasının makamına geçmiştir.

Âşık, ârif, âlim ve kâmil mürşidler vasıtasıyla uzun asırlar boyunca insanlığı güzelliğe, iyiliğe, doğruluğa, sevgiye, hoşgörüye, kısaca güzel ahlâka dâvet eden Mevlevîliğin; bunu gerçekleştirecek mekân, düstûr ve icrâ usûllerini mükemmel bir şekilde ortaya koymasında en büyük âmillerden biri şüphesiz hiç Sultan Veled’dir. Onu Ulu Ârif Çelebi ve Dîvâne Mehmed Çelebi gibi mühim şahsiyetler takip eder.

Aşkın gerçek hürriyet olduğunu idrâk eden, merkezinde aşk bulunan, etrafına da dalgalar hâlinde aşkı yayan Hz. Mevlâna’yı en iyi anlayan ve anlatan Sultan Veled, “Deldiğim inciler o akıp duran deryâdandır (Mesnevî), bu kitap (Rebabnâme) merd-i Hüdâ’nın (Hz.Mevlâna) övgüsü için yazılmıştır.” diyerek beslendiği kaynağı açıkça belirtir.

Hakikaten Sultan Veled’in yazdığı eserler incelenir, daha çok dikkatlere sunulur ve istifade edilirse babasının izinde giden büyük bir şahsiyet olduğu hemen anlaşılacaktır.

Sultan Veled, “Eğer aşk ile aşkın gamı olmasaydı, bu kadar güzel sözleri kim söyleyecek ve kim işitecekti.” diyerek babasının açtığı aşk şehrâhında yürüyecek, “Rebâbın, Cenâb-ı Hüdâvendigâra mahsus ve âit olduğunu” bilerek eserine rebabla başlayacak ve adını “Rebabnâme” koyacaktır. Rebab’taki iniltiyi ney’e nispetle daha da çoğaltarak…

Konya’da 2 Kasım 1312’de Hakk’a yürüyen Sultan Veled, Hz. Mevlâna’ya karşı duyduğu hürmet, bağlılık ve yolunu geliştirmek için harcadığı büyük gayretin bir mükâfatı olarak babasının kıble tarafına yanına, adeta kucağına tevdî edilir. Bir bakıma baba oğul ney ve rebabla irşad faaliyetlerini bir başka hâlde devam ettirmektedirler.

Sultan Veled’in ve eserlerinin önemini idrakle Rebâbnâme’yi Osmanlı Türkçesi’ne tercüme eden merhum Hakkı Eroğlu’nu rahmet ve minnetle anıyor; günümüz harflerine aktaran sayın Amber Güneysel ile sadeleştirerek yayına hazırlayan sayın İsmail Koçak’a şükranlarımı arz ediyorum. Çalışmadan bizi haberdar ederek eserin basımına vesile olan Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu Müdürü sayın Yrd.Doç.Dr. Rahmi Oruç Güvenç’e teşekkür de benim için îfâsı zevkli bir vazifedir.

“Hz. Mevlâna’nın 738. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” kapsamında gerçekleştirilecek olan “Uluslararası Sultan Veled Sempozyumu”yla tevafuk ederek dikkatlerinize sunduğumuz bu eser için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

“Aşkta kemâle erenler için zevâl yoktur.” “Devlet, Hakk’a vâsıl olanındır.” “İman zevk ve şevkten ibarettir.” buyuran Sultan Veled’i rahmet, minnet ve şükranla anıyor, yolumuzu aydınlatacak “Rebabnâme”sini ehl-i dikkatin nazarlarına takdim etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.

Vakt-i şerîfler hayrola…

Dr. Mustafa ÇIPAN
İl Kültür ve Turizm Müdürü

MÜTERCİMİN İFADESİ

Cenab-ı Hakk’ın tevfikiyle tercümem 165 günde hitama erdi. Birçok kusur ve hataları bulunacağı muhakkaktır. Çünkü bürhan-ı kalemim gibi natamam bir lügat kitabından başka müracaatgahım yoktur. Tercümenin bütün ağırlığı lisan hakkındaki sathi bilgime yükleniyordu. Bu gayrı müsait şerait içinde böyle çetin bir işe girişmek çılgınca bir hareket sayılırdı. Bunu takdir etmemiş değildim. Hatta işin azameti karşısında ürküp kalmıştım. Fakat Allah’ın lütfu ve dostların teşviki, sonra da cehaletim bana cesaret verdi. “Başlanan iş başa çıkar.” diyerek başladım. Hamdolsun başa çıktı. Birçok kusurlarıyla beraber bir eser meydana geldi.

“El özrü inde kiramin nâsi makbulün”*
Yüzüp geçdüm bu deryanın yüzünden
Eger dalsam muhakkak gark olurdum.

Mütercim Hakkı Eroğlu.

* ”Özür insanların cömertleri katında makbuldür.”

 

ETİKETLER: ,