Makale 45

A+
A-

Makale 45

Bu makalede şu açıklanacaktır:

Halik Teâlâ Hazretleri her ne kadar yüz binlerce, belki sonsuz yaratıkları durmaksızın yaratmışsa da hakikâtte hepsini bir görmek lazım. Mesela, insanın vücudu dört unsur, beş his, altı yönden oluşmaktadır. Üç yüz altmış damar ve birçok kemik ve sinir toplanmıştır. Bu kadar çok parça ve vasıtalarla beraber o birden çok olmuyor, bir sayılıyor ve hiç kimse o şahsı birden çok saymıyor.

Bu makalede şu da açıklanacak ve ifade edilecektir ki:

İnsanda cevher (fıtri kabiliyet) olmazsa bunu gayret ve taleple elde etmek mümkün olmaz. Cevher aslı olunca da emek ve gayretsiz de kısmet olur. Mesela, bir kör, eşyayı görebilmek kasdıyla çalışıp çabalasa, birçok ilim ve fen tahsil etse gene bir şey göremez. Fakat gözlü olan kimse ilimsiz de olsa pekâlâ görebilir.


Dünyada hayır, şer her ne görürseniz; görülen, Hak’tan başka değildir. Vücudu teşkil eden uzuvlar, (el, ayak, yüz, göz) sayı itibariyle birçoktur.

2830

O, yüzlerce sayıdan hiçbirine “sen” diyorlar mı? Yahut seni iki veya daha fazla görüyorlar mı?

(SAYFA 115) Yüz binlerce görünsen gene senden başka değildir, ne kadar artsan gene birsin. Cihanda, sende meydana gelen bu parçalar ki kimi gizli kimi açıktır. Biri, bunlara bakarak sana: “Yüz parçasın, çünkü yüz çeşit azadan oluşmuşsun.” dese onun sözüne ve yolsuzluğuna herkes gülmez mi?

2835

Herkes ona: “Ne diyorsun eşek? Eşeklerden eşek!” demez mi? Bil ki Evliyayı kiram Hakk’ın sırlarıdır, Hakk’ın nurlarıdır. Onlarda cisim katılığı kalmamıştır. Ezelde, orada hepsi Hak ileydiler. Rahmet için bu bedene iltihak ettiler. Onları Hak’tan ayrı bilme, onlar sinede Hakk’ın nurlarıdır. Cisimleri aydınlık evlere benzer, oradan benliğini bırakmış olan cisimlere nur saçarlar.

2840

Bu benlik, penceresiz eve benzer: Oraya güneşin nuru giremez. Fakat penceresi olan evler, daima güneşin nurundan faydalanır. Hangi evin penceresi çoksa, aydınlığı o oranda fazla olur. Bu, baştan beri bilinir. Ya sahrada evsiz, damsız açıkta oturanlar? Onlar, gönüllerde otururlar. Onlar, nura olan aşkları yüzünden evlerini harap etmişler, nihayet huzura nail olarak baştanbaşa nur olmuşlardır.

2845

Toprak olan cisimlerini, öyle yok saymışlardır ki gam, keder hiçbir şey hatırlarına getirmezler. Vahdetin manası budur, başka şey zannetme! Bu manaya canını, başını feda et! Cihanda Hüdalığı o etsin (işi gücü ona bırak), sen el verme, ayağını çek! (Aradan çık!) Zaten hepsini o yapıyor, sen aletsin! İşlerinin belası sen değil misin ki kendini iş yapıyorum zannederek her an bir üzüntüye düşersin.

2850

Hiç şüphe yok ki iş bir akistir. Bu kemandan (senden, benden) isabetli bir ok nerede fırlayacak? Bir kimse, ağaç resminden meyve yiyebilir mi yahut duvarda resmedilmiş sandalyeye oturabilir mi? Bu tarafın (mahlûkatların) aletleri, nakışlar gibi cansızdır. O şerefi elsiz, aletsiz olanda ara! Aletsiz, vasıtasız iş yapmaya Hak’tan başka kim güç yetirebilir? Onun emrinden dışarıya kim çıkabilir? Sen, gaflet güdüsüyle “Benim” dersen, bu vücudun dokumasını kendim ördüm sanırsın.

2855

Bu eğri (yanlış) hayal ile ne öğünürsün? Altınsız, gümüşsüz ne cömertlik yapabilirsin? Hiçbir şeye sahip olmazsan ne verebilirsin? Hamile olmayan kadın çocuk doğurur mu? Dünyada hiçbir kimse ayaksız olduğu hâlde yol katetmiş midir? Yahut bir kör ayın yüzünü görmüş müdür? Bunlar ne olmuştur, ne de olabilir. Böyle ham düşüncelerden vazgeç! Dünyada senden iyi, kötü, gizli, aşikâr; ne meydana gelirse

2860

hakikâtte hepsi ondandır. Şüphe yok ki sen, arada bir vasıtasın. Çünkü sen yokken o vardı, senden sonra da vardır. O hâlde bilmelisin ki her şey ondandır.

(SAYFA 116) Eğer kendinden kurtulursan (kendini hesaba katmazsan) açıkça görürsün ki yapılan işlerde yaratıcıdan başkasının eli yoktur. Çünkü sana anlayacak bir konu, bilecek bir ilim kalmaz. Hâsılı, şunu iyi bil ki aradaki perde kendi varlığındır. Haydi! Tamamen yok ol ki kapı açılsın.

2865

Ey oğul! Bil ki Allah’ın kulları dört kısımdır. Her birinin ayrı yolu, ayrı çalışması vardır.

 


 

ETİKETLER: